Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Antikçağ ve Ortaçağ filolojik kaynaklarında Avrupa Hunlarının temsili
Özet
Avrupa Hunlarına dair birincil kaynaklar, ağırlıklı olarak Yunanca ve Latince kaleme alınmış yapıtlardan oluşmaktadır, ancak bunlarla sınırlı değildir. Bu kaynakların tamamı tarih çalışmaları olmayıp, edebi yapıtları, coğrafya kitapları, dinsel metinleri, siyasi ve askeri metinleri kapsamaktadır. Bu nedenle, birbirinden farklı tüm bu alanları kapsayacak yegâne kavram olan "filolojik kaynak" ifadesi kullanılmıştır. Bu yapıtlar içinde "erken kaynaklar" kategorisinde ağırlıklı olarak antikçağ coğrafi ve tarihi yapıtları yer almaktadır. Erken dönem kaynaklarında genellikle Hunlar ile ilgili ötekileştirme yapılmaksızın bilgi aktarılmıştır. Bu kaynaklar haricinde kalan kaynakların büyük bir kısmı Geç Antikçağ dönemine, bir diğer kısmı da Erken Ortaçağ dönemine aittir. Bu yapıtların yazarları, büyük bir tarihsel krizin ve çöküş sürecinin içinde yaşamışlardır. Avrupa Hunlarına dair birincil kaynakların büyük kısmı, "Tarihyazımı" başlığı altında incelenmiştir. Ancak tarihsel yapıtların kaleme alınış tarzları ve yazarların perspektifleri temelinde bir ayrıma gidilmiştir. Bu bağlamda, "Klasik Tarihyazımı", "Kilise Tarihçiliği", "Kronik Yazıcılığı" ile "Yerel ve Kavmi Tarihçilik" olarak tasnif yapılarak, Avrupa Hunlarına dair birincil tarihsel kaynaklar bu kategorilerde ele alınmıştır. Bu farklı tarih yazıcılığı ekolleri, farklı bilinç gerektirdiği gibi, ele alınan bir kavmin temsilinde de farklılıklar göstermektedir. Klasik Tarihyazımı, Herodotos'tan başlayan bir tarihyazımı ekolünü temsil ederken, Hıristiyan Kilise Tarihlerinde ve bu anlayışa yakın yapıtlarda Avrupa Hunlarını "ilahi bir ceza" gibi görülmekte, metafizik anlatıya başvurulmaktadır. Belirtmemiz gerekir ki, işbu dini yaklaşımdaki tarihçilik, sonraki dönemlerde Attilâ'yı "flagellum dei" (Tanrı'nın kırbacı) olarak tanımlayan imgenin kökenini teşkil edecektir. Kronik yazıcılığı, genellikle dünyanın yaratılışından başlayıp müellifin kendi dönemine kadar süren konuları ele alan nitelikte eserlerdir. Yerel ve kavmi tarihçilik olarak tasnif ettiğimiz tür, Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküş döneminde ortaya çıkan bir tarihçilik türüdür. Bu tür tarihçilik sadece muayyen bir coğrafya veya kavim ile ilgili bir anlatı ile sınırlıdır. Avrupa Hunlarının temsil ediliş biçimleri, tarihçinin hangi ekolden olduğu ve hangi yaklaşımı benimsediğine göre farklılık göstermektedir. Tarihyazımı dışında kalan kaynaklar, "Edebiyat", "Hıristiyan Dini Literatürü" ve "Siyasi ve Askeri Metinler" şeklindeki bir ayrım içinde kategorize edilmişlerdir. Ancak bu grup içinde yer alan yazarların da pagan veya Hıristiyan olmaları, onların Avrupa Hunlarına dair yaklaşımını, ne şekilde ötekileştirildiğini de belirlemektedir. Dolayısıyla bu kaynaklar içinde de tek bir ötekileştirme tarzı söz konusu değildir. Ötekileştirme olgusunun, Avrupa Hunlarına dair bilgi veren yazarların dünya tasavvuruna bağlı değiştiği gibi, bu yapıtların kaleme alındığı tarihsel bağlama göre de değişiklik gösterdiği anlaşılmaktadır.