Özet
Bu çalışma, gündelik hayatta bir direniş pratiği olarak estetik eylemin olanaklarını araştıran ve bu ilişkiyi günümüz koşullarında yeniden tanımlamayı amaçlayan bir girişimdir. Araştırma, çıkış noktasını tarihte sanatın toplumsal hayatın işleyişinde ve düzenlenmesinde söz sahibi olmaya başladığı 18. yüzyılda ortaya çıkan sosyal sanat söylemlerinden alır ve takip eden yüzyılda sanatın değişen toplumsal konumunu açıklar. Ardından 20. yüzyılda toplumda öncü bir rol üstlenmeye başlayan avangart sanat hareketlerinin, ortak noktalarını ve düşünsel arka planını da dikkate alarak; gündelik hayatla kurduğu ilişkileri inceler. Nitekim mevcut (verili) durumları olduğu gibi kabul etmeyerek toplumda ütopyacı vizyonlar güden, vizyonlarını yaratıcı eylemlere dönüştürerek başka bir toplumsal işleyiş biçiminin imkanlarını gündeme getiren bu avangart hareketlerin tümü, toplumda bir direniş potansiyelini açığa çıkarmaktadır ve bu direnişi estetik ifade biçimleri ile yapmaktadır. Ancak avangartların açığa çıkardığı direniş potansiyelinin, günümüzün postmodern yapısı, medyanın artan etkisi ve neoliberal ekonomi politikaları dolayısıyla giderek etkisini yitirdiği düşünülmektedir. Bu nedenle avangart bir hareket olan Sitüasyonist Enternasyonal'in teorik altyapısını oluşturan Gösteri Toplumu tezi yeniden ele alınmış ve bu tezi güncelleme amacıyla eklemeler yapılmıştır. Bu eklemeler doğrultusunda, yaratıcı ve oyuncu eylemler vasıtasıyla hayatın dönüştürülmesinin bugünkü imkanlarını gündemine alan çalışmada güncel örneklere de yer verilmiştir.