Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Eğitim sisteminin yeni aktörleri: Koçlar ve danışmanlar İstanbul örneği-2020
Özet
Bu tez çalışmasında, çocukların eğitimlerinin planlanması, sürdürülmesi ve belirlenen hedeflere ulaşılması şeklinde özetlenebilecek bir sürecin neden ve sonuçlarına odaklanılmaktadır. Çalışma, kamusal eğitim süreci dışında velilerin çocuklarına ek eğitim desteği sağlamaya dönük süreçlerini, koç ve danışmanların söylem ve yöntemlerini değerlendirmektedir. Dolayısıyla ebeveynler, çocuklar ve koçluk/danışmanlık mesleğini icra eden kişiler bu çalışmanın temel aktörleridir. Bir taraftan tüm bu aktörlerin bir araya gelerek meydana getirdikleri yeni ilişkiler analiz edilmekte, diğer taraftan da her bir aktörün öznelleşme süreci, eylemsel ve söylemsel araçları, duygu ve düşünce izleri takip edilmektedir. Bu izlerin peşine düşerken ilişkilerin oluşmasını sağlayan ailesel, toplumsal, siyasi ve ekonomik yapılar ön planda tutulmaktadır. Bu şekilde, eğitim sisteminin içinde bulunduğu sorunları, velilerin eğitim ve çocuk algısı, danışman/koçların mesleki uzmanlaşma süreçleri, ve çocuklara dair üretilen toplumsal ve kültürel beklentiler analiz edilmetedir. Bu nedenle tez çalışması, sahadaki aktörlerin birbirleriyle olan etkileşimlerine ve ortaya çıkan müzakereye dair değişkenlere odaklanmaktadır. Bu değişkenlerin sabit olmadığını, sürekli dönüştüğü vurgulanmaktadır. Veliler, çocuklar ve koçlar/danışmanlar arasındaki bu müzakerenin şartları sürekli değiştiği gibi, ihtiyaçlar, talepler, yöntemler de sürekli dönüşerek yeniden üretilmektedir. Eğitim sisteminin 1980'lerden bugüne neoliberal politikalarla yapısal bir biçimde dönüşmesi eğitimin bir metalaşmasına katkı sunmuştur. Bu süreçle beraber eğitim piyasaya eklemlenerek birer ticari sektöre dönüşmektedir. Neoliberalizm ile beraber diğer kamusal hizmetlerde görüldüğü gibi eğitim de giderek devletin sağladığı hizmetler dışına çıkmakta ve birey ve ailelerin sorumluluk alanına devredilmektedir. Eğitim birey ve ailelerin yürüteceği, ilgileneceği, ekonomik olarak karşılayacağı bir sisteme dönüşmektedir. Bu nedenle koç ve danışmanları da ticarileşen eğitimin yeni aktörleri olarak değerlendirmek mümkündür. Bu araştırma meslek sosyolojisi, habitus ve kültürel sermaye yaklaşımlarının yanında eğitim ve çocuk sosyolojisi literatürlerinden beslenmektedir. Kavramların sunduğu olanaklarla toplumsal ve kurumsal düzlemlerde eğitim, ebeveyn, çocuk ve koç/danışman kategorileri analiz edilmektedir. Bu kategoriler statik kategorilerden ziyade dinamik kategoriler biçiminde tasarlandığı için analizler bazen belirtilen yaklaşım ve kuramların ötesine taşmaktadır. Özellikle kent hayatının ilişkisel ve etkileşimsel sosyalliği yeni deneyimler ve düşünceler üretmekte, eğitime dair yerleşik algı ve uygulamaların dönüşmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla kavramların statik tasarımı değerlendirmeler üretmekte yetersiz kalabilmektedir. Bu araştırmaya göre çocuğa dair tasarlanan eğitim süreçleri velinin tercih ve beklentileri çerçevesinde oluşmakta fakat bu tercih ve beklentiler dönüşmeler geçirmektedir. Bu nedenle çocukların eğitimi ile ilgili tüm süreçlerin velilerin dünden ve bugünden yaşadığı ve yaşıyor olduğu tüm koşullar tarafından belirlendiğini belirtmek gerekmektedir. Bu araştırma, çocuk eğitiminin bakım emeğiyle ilişkisini öne sürerek, bu alanda kadının görünmez emeğine dikkateleri çekmektedir. Danışman/koçlarla kurulan ilişki biçimi anneler için ek işler, ek ilişkiler, ek müzakereler yaratmaktadır. Bu bağlamda annelerin tek başına çocuklarının eğitim süreçlerine öncülük etmesi toplumsal cinsiyet ve eğitim arasındaki ilişkiye dair önemli göstergeleri gün ışığına çıkmaktadır. Annelerin içinde bulunduğu bu emek sürecine dair anlatıları, emek kategorilerinin eriltoplumsal güç ve ilişkilerle devam ettiğini ortaya koymaktadır. Koçluk/danışmanlık mesleklerinin kapsam ve sınırlarını belirleyen bürokratik bir belge mevcut olmadığı gibi bununla ilgili üstünde uzlaşı kurulmuş akademik bir literatür de bulunmamaktadır. Mesleğin sahip olması gereken kriterler, icra edecek aktörlerin uzmanlaşma süreci, icra faaliyetini belirleyen araç ve yöntemler standart bir şekilde belirlenmediğinde dolayı danışmanlık/koçlukla ilgili tüm yöntem, faaliyet ve ilişkiler "gri" bir alanı temsil etmektedir. Bu gri alanın genişlemesi sağlayan da herhangi yasal ve teknik bir süreç dışında kendini mevcut kılabiliyor olmasıdır. Çünkü bu mesleğin oluşum ve pratik düzlemelerinde var olan belirsizlikler aynı zamanda mesleğin denetim süreçlerinden azade, referans sabitlerinden bağımsız olmasını sağlamaktadır. Hem araştırma konusu hem de araştırma alanı farklı ayrımlar üzerinde kurulmuş gibi şeklinde görünse de yakından incelendiğinde bu ayrımların geçerli olmadığı fakat yeni ayrımları mevcut olduğu görülmetedir. Araştırma sahasında aktörler arasında görünür suni ayrımların yanında gömülü gerçek ayrımlar söz konusudur. Dolayısıyla saha aktörler kendilerini ifade ederken farklı isim ve unvanlara başvurmalarına rağmen yöntemsel ve kurumsal araçlardan, toplumsal ve kültürel referanslardan yoksunlar. Bu yüzden bu çalışma koç ve danışmanlık ayırımından ziyade, mesleği icra eden aktörlerin uyguladıkları yöntemlerde ve kurdukları ilişkilerdeki farklılıklara odaklanarak kavramlar üretmektedir. "Koç" veya "danışman" isim ve ünvanlardan bağımsız bir şekilde aktörlerin uyguladığı yöntemlere ve kurdukları ilişkilere odaklanılarak ayrımlar keşfedildi. Bu ayrımların "pasiflik" ve "aktiflik" üzerinde kurulabileceğini görüdük. Pasiflik üzerine kurulan ayrım "psikoloji" alanına yakın iken aktiflik üzerine kurulan ayrımın ise "öğretmenlik" alanına yakın olduğunu tespit etmek mümkündür. Bu yüzden bu araştırmanın diğer önemli bir sonucu gelişim ve eğitim süreçlerinde çocuklara yönelik psikolojik hizmetlerinin uzman psikologlar tarafından sağlanmadığı gibi, eğitim hizmetlerinin de uzman öğretmenler tarafından sağlanmadığıdır. Danışmanlar/koçlar farklı derece ve nitelikte çocukların hayatına nüfuz ettiği görülmektedir. Bu nüfuz etme biçimin önemli bir kısmı çocuğa dair geliştirilen denetleme mekanizmalarını içermektedir. Bu mekanizmalar çocuğu takip etme, gözlemleme, yönlendirme, sorgulama, suçlama, eksik hissettirme gibi çok geniş bir spektrumda dağılmaktadır. Koçun çocuğa dair geliştirdiği bu denetleme mekanizmaları, ailenin evde, öğretmenin okuldaki denetleme mekanizmalarıyla birleşmektedir. Gözetleme ve denetim aynı zamanda çocukların farklı güç ilişkilerine nasıl maruz kaldığını da göstermektedir. Ailede karşılaştıkları "duygusal" güç, koçlar ile beraberken karşılaştıkları "yumuşak güç" ve okulda iken karşılaştığı "bürokratik güç", çocukların yaşantılarını şekillendirmektedir.
Koleksiyonlar
- Sosyal Bilimler Enstitüsü [1807]