Abstract
Hikâye anlatma geleneği Türk edebiyatında, Türklerin İslâmiyet’i kabul etmeden önceki dönemlerine kadar uzanmaktadır. Yazılı hikâyeciliğin çok eski tarihlere dayandığı Türk Edebiyatında, hikâye türünde geçmişten günümüze çok sayıda telif ve tercüme eser ortaya konmuştur. Tezimizin konusu olan “Câmasb-nâme” adlı mensur eser de bu hikâyelerden biri olarak karşımıza çıkar. Bir nevi Şâhmârân hikâyesi olan bu eser, Abdî’nin Câmasb-nâme’sinin mensur ve kısaltılmış hâli gibidir. Bu hikâyede başı insan gövdesi yılan olan Şâhmârân başta olmak üzere pek çok mitolojik ve efsânevî unsur yer alır. Periler, ejderhâlar, at büyüklüğünde karıncalar, ikiye bölünebilen yaratıklar gibi olağanüstülüklerin bulunduğu; Hz. Süleymân, Hz. Hızır gibi dinî şahsiyetlerin söz konusu edildiği bu anlatı, iç içe geçmiş hikâyeleri bünyesinde barındırır. Hikâyenin baş kahramanları olan Câmasb, Şâhmârân, Bülkiyâ ve Cihân Şâh’ın başından geçen olaylar, bu olağanüstülüklerle zenginleştirilerek ortaya konulmuştur.
Çalışmamızın konusu olan eserin üç nüshası tespit edilmiştir. Bu üç nüsha mukayese edilerek transkripsiyon alfabesiyle Latin harflerine aktarılmış ve tenkitli metin oluşturulmuştur. Çalışmada Câmasb-nâme ve Şâhmârân hikâyelerinin kökeni ve Türk edebiyatındaki yerine dikkat çekilmiştir. Hikâyenin özeti verilmiş ve hikâye, zaman, mekan, kahramanlar açısından incelenmiştir. Çalışmaya konu olan mensur Câmasb-nâme ile Abdî’nin Câmasb-nâme mesnevîsi ve Binbir Gece Masalları’ndan Yeraltı Sultanı Yemliha’nın Öyküsü mukayese edilmiştir. Mensur Câmasb-nâme’de bulunan manzum kısımlar incelenerek tespitlerde bulunulmuştur. Mensur Câmasb-nâme nüshalarının ve ardından mukayese edilen nüshaların tavsifi yapılarak hikâyenin edisyon kritikli metnine yer verilmiştir.