Abstract
Bu eser metninin amacı Kübalı besteci ve gitarist Leo Brouwer'in El Decameron Negro adlı yapıtı incelemektir. İnceleme esnasında besteciyi hem müzikal hem kültürel kökenlerini anlayabilmek adına Afro-Küban müziğinin oluşumunu ve Küba devrimi sonrası akımlarla gelişen müzik kültürü ve bu kültürel yapının bestecinin üzerindeki etkileri irdelenmiştir. Brouwer, 1981 yılında bestelediği bu eseri Sharon İsbin'e ithaf etmiştir. Nijer kıyılarında yaşayan toplulukların kendi kültürel ve müzikal değerlerini Küba topraklarına getirmesi Afro-Küban müziğinin temellerini oluşturmuştur. 20. yüzyıl Küba müziğine bakıldığında devrim öncesi ve sonrasında kurulan müzikal toplulukların Küba müziğine yön verdiği görülmektedir. Devrim öncesindeki gruplar Grupo Minorista ve Grupo de Renovación Musical topluluklarıdır. Üçüncüsü ise devrim sonrası Küba'da hala var olmakta olan bir topluluktur. Bu topluluklarda genel olarak ulusalcılığın daha ağırlıklı olduğu bir düşünce biçimi görülmektedir. Ulusalcılık, bestecilerin Avrupa ve Amerika'daki müzikal akımları inceleyerek kendi müzikleri ile sentezlemeye çalışarak özgün ve kültürel bir tarzı oluşturmayı amaçlamasına neden olduğu görülmektedir. Toplulukların oluştuğu bu dönem içerisinde Afrokübanizm adında bir akım ortaya çıkmıştır. Bu akımın en öncü isimleri Amadeo Roldan ve Alejandro Garcia Caturla'dır. Her iki bestecinin aynı amaca hizmet ettiği fakat farklı yollar izlediği görülmektedir. Roldan müzikal anlamda daha simetrik bir yol izlerken Caturla daha serbestliğin hâkim olduğu bir yolda ilerlemektedir. Brouwer'de bu iki etki sıkça görülürken Roldan 'ın eserleri Brouwer için daha önemli bir yol gösterici niteliği taşımaktadır. Kendisinin Batı müziğinin teknik yapısı içerisinde Afro-Küban elementlerini kullanması Brouwer'e gelecekteki yapacağı eserler için ilham kaynağı olmuştur. Bu bilgiler ışığında ilerlendiğinde bahsedilen topluluklar ve bestecilerin oluşturduğu bu akım Brouwer ile devam etmektedir. Kendisinin müziğinde tıpkı öncülerindeki ulusalcılık duygusu, evrensel bir müzik yapma ihtiyacı, Caturla'nın serbest müzik anlayışı ve Roldan'ın simetrik müzikal yapısı, Afro-Küban müzik elementlerini eserlerinin içerisinde sıklıkla kullandığı ve bu bahsedilen unsurların El Decameron Negro içerisinde yer aldığı görülmektedir. Eserin üç bölümden oluştuğu görülmektedir. Bu bölümlere yakından bakıldığında birbiriyle zaman zaman benzerlik gösteren yerleri olduğu görülürken kullandıkları yöntem, anlatım ve hikaye olarak birbirlerinden farklı yollar çizmekte olduğu görülür.