Özet
Viktorya Çağı İngiltere’sinin önde gelen figürlerinden estet, sanat tarihçi ve eleştirmen John Ruskin 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren toplumsal sorunlar ve iktisadi düşünce ile yakından ilgilenmeye başlamıştır. İlk olarak, The Seven Lambs of Architecture (1849) ve The Stones of Venice (1851-53) gibi mimariye odaklanan çalışmalarında sanatın toplumsal yaşam ve üretimle ilişkisi üzerinde duran Ruskin, 1857’de ise sanat-iktisat ilişkisini bağımsız biçimde ele alan ilk çalışma olarak kabul edilen The Political Economy of Art- A Joy For Ever isimli kitabı yayınlamıştır. Bu tezin odaklandığı temel sorun Ruskin’in büyük ölçüde söz konusu çalışmalar aracılığıyla ortaya koyduğu sanata dair iktisadi yaklaşımıdır. Öte taraftan Ruskin’in çalışmaları öncü bir nitelik taşımasına rağmen sanat ile iktisadi kategoriler arasındaki ilişkiyi inceleyen ilk düşünürün Ruskin olduğunu söylemek mümkün değildir. Zira sanat üretimi iktisat düşüncesinin hiçbir zaman odağı haline gelmemiş olsa bile, iktisadi düşüncenin olgunlaşmaya başladığı 16. yüzyıldan itibaren sanatın iktisatçıların gündemine zaman zaman girdiği görülmektedir. Ruskin’in düşüncesinin gelenek içindeki konumu ve özgüllüğünü ortaya koymak için, bu nedenle, öncelikle aynı sorun üzerinde duran düşünürlerin görüşlerine değinmek gerekmektedir. Ancak bu tür bir özet/değerlendirme çabasının sonuçları, bu çabaya eşlik edecek kuramsal çerçeve ve araçların niteliğiyle yakından ilişkilidir. Bu nedenle, tezin ikinci bölümünde, tezde çerçeve olarak benimsenen Karl Marx’ın toplumsal/iktisadi düşüncesi ve yöntemi temel nitelikleriyle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bölüm aynı zamanda, ilişkili literatür yardımıyla Marx’ın düşüncesinin sanat üretimi bağlamında nasıl yeniden üretilebileceğine ilişkin genel bir yaklaşım sunmayı hedeflemektedir. Çalışmanın üçüncü bölümünün temel amacı ise Ruskin öncesinde sanata iktisadi bir pencereden yaklaşan düşünürlerin fikirlerinin bir betimlemesini sunmaktır. Son bölümde ise, Ruskin’in iktisadi düşüncesi, çeşitli gelişim uğrakları gözetilerek ele alınmaya ve başta The Political Economy of Art (1857) olmak üzere Unto This Last (1860-62), Munera Pulveris (1862) ve Fors Clavigera (1870-74) yola çıkarak düşünürün sanat ve iktisat arasındaki ilişkiye dair yaklaşımı ortaya konulmaya çalışılmıştır.