Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi

Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

MSGSÜ'de Ara
Gelişmiş Arama

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorİşbilir, Ömer
dc.date.accessioned2022-06-08T18:36:07Z
dc.date.available2022-06-08T18:36:07Z
dc.date.issued2020
dc.identifier.issn1015-1818
dc.identifier.issn2619-9505
dc.identifier.urihttps://doi.org/10.26650/TurkJHist.2020.014
dc.identifier.urihttps://app.trdizin.gov.tr/makale/TkRFM056TTRPQT09
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.14124/596
dc.description.abstractOn sekizinci yüzyıl başlarında İran’da meydana gelen karışıklıklardan sonraSafevî hanedânı sona ermiş ve bunun neticesi olarak hanedân mensububazı şehzâdeler aralıklarla Osmanlı Devleti’ne sığınmışlardır. Osmanlı Devleti,başlangıçta bunlardan siyasî olarak istifade etmek istemiş ve bu maksadla ilkiltica eden Safî Mizâ’yı şah ilan ederek İran tahtına iclâs etmeyi hedeflemişti.Ancak bu arzusunu gerçekleştirme fırsatı bulamamıştır. Osmanlı Devleti, SafîMirzâ’dan umduğunu bulamamış olmasına rağmen, daha sonra yine ŞahHüseyin’in ve Tahmasb’ın oğlu oldukları iddiasıyla gelen iki Safevî şehzâdesininilticâlarını kabul etmekte tereddüd göstermemiştir. Her ikisinin de adları Samolan bu şehzâdeleri, önce Sinop’ta, daha sonra Şah Hüseyin’in oğlu olan SamMirzâ’yı Limni Adası’nda, Tahmasb’ın oğlu olan Sam Mirzâ’yı ise Sinop’tansonra kısa süre Rodos Adası’nda ve nihayet Gelibolu’da iskân etmiştir. Safevîşehzâdelerinin yanlarında kalabalık aile efradı ve yine hatırı sayılır miktardamaiyet halkı vardır. İkamet ettikleri her yerde, günlük geçimlerini temin etmekmaksadıyla kendilerine gümrükten veya cizye kaleminden tahsîsâtlar verilmiş,sıkıntı çekmemelerine ihtimam edilmiştir. Bununla beraber şehzâdelerinhareketleri sürekli gözetim altında tutulmuş, izinsiz olarak iskân edildikleriyerden bir başka yere gitmelerine asla müsaade olunmamıştır. Şah Hüseyin’inoğlu Sam Mirzâ Limni Adası’nda, Tahmasb’ın oğlu ise Gelibolu’da vefat etmişve her ikisi de vefat ettikleri yerde defnedilmişlerdir. Kendilerine tayin edilmişolan tahsîsât, vefatlarından sonra eşlerine, çocuklarına ve maiyet halkınataksim olunmuş, aile efradından vefat eden olduğunda da maaşı hazineyealınmayıp yine ailenin sağ kalan ferdleri arasında paylaştırılmıştır. Her iki SamMirza’nın çocukları ve ahfâdı, babalarının vefatından sonra İran’a dönmeyitercih etmemişler ve Osmanlı topraklarında hayatlarını idame ettirmişlerdir.Bunlarla alakalı belgelerden Osmanlı Devleti’nin son anına kadar butopraklarda kaldıkları anlaşılmaktadır.en_US
dc.description.abstractAfter the turmoil in Iran at the beginning of the eighteenth century, the Safavid dynasty ended and as a result there were certain intervals when some members of the dynasty took refuge in the Ottoman State. The Ottoman Empire initially wanted to take advantage of them politically and, with this aim in mind, an attempt was made to set Safî Mirzâ, the first asylum seeker, on a throne declaring him to be a shah. However, the opportunity to fulfill this desire was not found. Although the Ottoman State could not find what it hoped for Safî Mirzâ, it did not hesitate to accept the asylum of the two Safavid princes, who later came to claim that they were the sons of Shah Hüseyin and Tahmasb. These princes, both of whom were called Sam, were first settled in Sinop. Later Sam Mirza, the son of Shah Huseyin, moved to Limnos Island, and Sam Mirza, the son of Tahmasb, settled on Rodos Island shortly after leaving Sinop, and he finally moved to Gallipoli. The Safavid princes had many family members and a considerable amount of employees. Wherever they resided, they were given customs or ‘jizya’ to ensure their daily livelihoods. However, the movements of the princes were kept under constant surveillance, and they were never allowed to move from one place to another without permission. Sam Mirzâ, Shah Huseyin’s son, died on Limnos Island, and Tahmasb's son died in Gallipoli, and both were buried where they died. After their death, the allocation assigned to them was allocated to their spouses, children and the people of the family, and when the family passed away, the salary was not given to the treasury but shared among the surviving members of the family. Neither the children nor the descendants of the two Sam Mirzas chose to return to Iran after their father's death, and they continued their lives in Ottoman lands. It is understood from related documents that they remained in these lands until the collapse of the Ottoman State.en_US
dc.language.isoturen_US
dc.relation.ispartofTarih Dergisien_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.titleOsmanlı Ülkesinde Son Safevî Şehzâdeleri: Sam Mirzâlaren_US
dc.title.alternativeThe Last Safavid Princes in the Ottoman Territories: the Sam Mirzasen_US
dc.typearticleen_US
dc.department. . .en_US
dc.institutionauthor. . .
dc.identifier.doi10.26650/TurkJHist.2020.014
dc.identifier.issue71en_US
dc.identifier.startpage239en_US
dc.identifier.endpage254en_US
dc.relation.publicationcategoryMakale - Ulusal Hakemli Dergi - Kurum Öğretim Elemanıen_US
dc.identifier.wosWOS:000564233700016en_US
dc.identifier.trdizinidTkRFM056TTRPQT09en_US


Bu öğenin dosyaları:

DosyalarBoyutBiçimGöster

Bu öğe ile ilişkili dosya yok.

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster