Özet
Bu tez çalışmasında, Kant'ın Saf Aklın Eleştirisi eseriyle başlayan Kritik Dönemi ve sonrasına odaklanarak, transandantal felsefenin asıl gâyesinin, tüm dünya insanlarını kapsayan, ahlâk zemininde temellendirilmiş ve adâletin yerini bulduğu bir berâberliğin nasıl inşâ edilebileceği sorusuna cevap vermek olduğu gösterilmeye çalışılır. Bunun yanı sıra, hukuk ve adâletin ahlâkla iç içe ele alınmasında, boşlukta kalan ve temellendirilmesi güç noktalara da işaret edilmektedir. Kant'ın fikriyâtı çerçevesinde, bu meselelere nasıl yaklaşıldığı ele alınırken, ayrıca bu konulara ilişkin, içinde yaşanan çağda Kant'ın felsefî etkilerinin neler olabileceği de sınanır. Tez boyunca Kant'ın transandantal felsefesi teorik ve pratik olarak iki ayrı bölümde incelendikten sonra; hak, adâlet ve barış gibi insanlığın kadim felsefî problemlerinin ortak bir zeminde nasıl çözüme kavuşturulabileceği üzerinde durulur. Bunların yanı sıra, eserlerine odaklanılan filozofun, yeniden üzerinde konuşulması gereken görüşleri de ele alınarak değerlendirilir. Tezin son kısmında ise tez kapsamında tetkik edilen başlıklara dâir, 20. yüzyılın önde gelen iki filozofunun –Jürgen Habermas ve John Rawls– çağdaş bir münazarasına atıfla, günümüzde Kantçı yaklaşım perspektifinden hukuk ve adâlet hakkında karşılaşılan büyük problemlerin ne şekilde ele alındığı ve meselelere getirilen çözüm önerileri yeniden tartışmaya açılacaktır.