Abstract
Şeytan figürü tarihsel serüveni boyunca topluluk tarafından belirlenen öznenin sınırları ötesindekileri temsil eder. Bu öznenin gereklilikleri ise her topluluğun kendini var ederken kurduğu epistemeye göre değişir ve bu doğrultuda kurduğu değer sisteminin dışında kalanlar üzerinden belirlenir. Bu bağlamda Şeytan hiçbir zaman bağımsız bir figür değil, özne üzerinden belirlenmiş ötekinin temsili olma özelliği taşır. Bu özelliği dolayısıyla felsefi, edebi, dramatik ve müzikal açıdan öznenin ve öznelliğin tarihindeki güç ilişkilerini açığa çıkarır. Ortaçağ'da yalnızca belirli bir sınıf tarafından bilinen kutsal dil üzerinden aktarılan bilgi, bu sınıfın kurduğu değer sistemini denetlenemez ve sorgulanamaz kılar. Bunu yapanlar ise Şeytan ile bağdaştırılıyor ve müzik dilinin bir parçası olduğuna inanılan göksel armonide kendine yer edinemez. Hildegard von Bingen'in Ordo Virtutum'unda bu anlayışın uzantısı olarak Şeytan, konuşan ama şarkı söyleyemeyen, canavarsı bir figür olarak karşımıza çıkar. Reform döneminden itibaren dinin rasyonelleşen diliyle birlikte Şeytan'a dair söylem gittikçe irrasyonelliğe yönelmeye başlar ve müziğin rasyonelleşen dilinde akla hitap etmeyenle, yani hazla ilişkilendirilir. Moderniteye başkaldıran romantik düşüncede ise Şeytan, ironinin müzikal karşılığı hâline gelerek tüm kabul edilmişleri yıkan bir güç hâline gelir. Franz Liszt'in Faust Senfonisi'ndeki müzikal fikir üretmeyen ancak varolanları yok eden Mefistofeles bu anlayışın en belirgin müzikal yansımalarından biri olarak kabul edilebilir. Bu bilgiler ışığında Şeytan'ın tarihine öznenin inşa edilişi bağlamında bakıldığı zaman, yeni bir kimlik belirlendiği, sınırların yeniden çizildiği Eski ve Yeni Ahit arası, Yeni Ahit sonrası Hristiyan cemaatinin kuruluşu, Reform dönemi gibi toplumsal kriz dönemlerine veya Romantik düşüncede olduğu gibi kurulu düzene başkaldırılan dönemlerde Şeytan'ın özelikle başvurulan bir figür olduğu görülür. Bununla birlikte Şeytan'ın hem kurulu düzenin savunucuları hem de başkaldıranları tarafından başvurulan bir figür olması, Şeytan'ın gelenekten bağımsızlaşarak simgesel anlamda farklı anlamlar kazandığını da gösterir. Yüzyıllar içerisinde ötekilik üzerinden beslenen Şeytan figürü, kazandığı zengin malzeme sayesinde öyle güçlenir ki dini bağlamdan tamamıyla özerk bir şekilde öznelerin imgeleminde kendine yer edinmeyi başarır. Bu çalışmada literatür taraması ve seçilmiş eserlerin analizleri çerçevesinde oluşturulan öznenin tarihine dair öteki üzerinden sunulan bakış göstermektedir ki; Şeytan figürünün tarihi, topluluğun niteliği ne kadar değişirse değişsin genellikle kontrol edilemediği için tehlikeli görülen bilginin, kontrolün ve hazzın libidosu motifi merkezinde gelişmektedir.