Özet
Genellikle ikili cinsiyet rejimine göre ayrılmış olan kamusal tuvaletler, üzerine çok konuşulmayan mekanlardır ve eril iktidarın tahakkümü tarafından örtme ve gizleme teknolojilerinin oyun alanı olmuşlardır. Tuvaletlerin, sadece bir boşaltım işlevleri yoktur. Kaldı ki sadece boşaltım ihtiyacı düşünüldüğünde dahi, herkes için eşit, adil ve kapsayıcı alanlar değillerdir. Bu yüzden bu tezin amacı, sorunsallaştırıcı bir çerçeve dahilinde kamusal tuvaletlerin işlevlerini ve tuvaletlerdeki yeniden üretimleri sorunsallaştırmaktır. Bu çalışma, bir mekan olarak tuvaletlere ve tuvaletlerdeki eyleyicilere ve tahakküm ilişkilerine odaklanmaktadır. Kamusal tuvaletlerin nasıl bir mekan olduğunu tanımlamaya çalışmakta ve bu mekandaki eyleyicilerin bireysel, kolektif ve birbirleriyle etkileşimleri ile dönüşen yatkınlıklarına ve bu bağlamda yatkınlıkların yeniden nasıl üretildiğine mercek tutmaktadır. Kamusal tuvaletler, sadece cisnormatif değil, birçok kimlik bakımından eril tahakkümün belirlediği normlara uymayanlar için olumsuz deneyimlerin yaşanabileceği sosyal bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Bu tez, Türkiye'deki kamusal tuvaletlerin nasıl tasarlandığına ve farklılaşan cinsiyet kimlikleri tarafından nasıl algılanıp yaşandığına odaklanıyor ve kapsayıcı tuvaletlerin nasıl mümkün olabileceğini tartışıyor. Anahtar Kelimeler: Tuvalet, kamusal tuvaletler, yatkınlıklar, habitus, tuvalet habitusu, fecal habitus, cinsiyet kimliği, trans aktivizm, tuvalet iletişimi, hegemonik erkeklik, eril tahakküm, sosyal alan, homososyal alanlar, mekan, hijyen, kamusal alanın adaletli paylaşımı.