Özet
Bu tez çalışması, Erken Cumhuriyet döneminde uygulanan müzik politikaları karşısında Osmanlı-Türk müziği geleneğinin uyum ve direniş pratiklerini taş plaklar üzerinden incelemektedir. Arşiv taraması ve söylem analizi yöntemleri kullanarak, dönemin günlük gazetelerinden ve dergilerinden elde edilen malzeme, popüler kültür ürünlerini uyum ve direncin birlikteliğinde bir mücadele alanı olarak kavrayan İngiliz Kültürel Çalışmalar ekolünün sunmuş olduğu kuramsal çerçeve ile analiz edilmektedir. Cumhuriyet'in ulus kimlik tahayyülü ve bununla ilişkili olarak ortaya koyduğu ulusal müzik tahayyülü çerçevesinde, eski rejimin sesini hatırlattığı düşüncesiyle, geleneksel müziğin icrası ve aktarımına yönelik kurumsal kısıtlamalar ve yasaklamalar söz konusu olmuştur. Bunun yanında, geleneksel müzik, resmi söylemde "öteki" olarak tarif edilmiş ve "idealize" edilen ulusal müziğin karşısında konumlandırılmıştır. Bu söylem ve uygulamalara rağmen, Osmanlı-Türk müziği geleneği, gündelik eğlence pratiklerinde dinlenilmeye ve icra edilmeye devam etmiştir. Taş plaklar aracılığıyla dinleyicisine daha kolay ve daha hızlı ulaşabilme imkanına sahip olmuş, bu sayede popülerleşerek kendini yeniden inşa etmiş ve dönemin müzik politikaları içinde kendine bir mücadele alanı açmıştır. Bu anlamda, sözlü bir gelenek olan ve meşk sistemiyle aktarılan geleneksel müzik, bu yeni kayıt teknolojisi sayesinde kendine yeni bir hafıza mekanı oluşturmuştur.