Abstract
Devletler, sınırlar ve toplumlar ilişkisi geçmişte olduğu gibi bugün de Sosyal Bilimlerin ve bilhassa Sosyolojinin çok önemli tartışma/araştırma konularından birisidir. Ulus devletlerin ortaya çıkığı ve onlar arasında mutabakatla veya fiilen çizilmiş fiziki sınırların, sınırın iki yakasında yer alan insanlar, topluluklar ve kimlikler için ne anlama geldiği meselesi sadece modern zamanlardan kalan bir miras değil aynı zamanda güncel bir siyasal/toplumsal konu olup araştırılmaya değerdir. Bu anlamda sınırlarda ve sınırların iki yakasında yer alan toplulukların algı dünyasında meydana gelen değişimlerin niteliği de güncel önem taşımaktadır. Bu çerçeveden hareketle Sosyoloji alanında yazılmış olan bu tezin temel amacı "öteki"nin yaratılmasında sınırların işlevlerinin neler olduğuna ve öteki algısının oluşumuna, halen kapalı olan Türkiye- Ermenistan sınırı üzerinden bakmaktır. Bu çalışmada "sınır", hem her iki ülkenin sınır bölgelerinde yaşayan etnisitelerin sosyal ve kültürel/kimliksel sınırları (boundries), hem de iki ülkeyi birbirinden ayıran fiziki sınırlar olarak ele alınmıştır. Çalışmada Ermenistan-Türkiye sınırının iki tarafında yaşayan insanların/kimliklerin (Türkiye tarafında Azeriler ve Kürtler; Ermenistan tarafında Ezidiler ve Ermeniler) birbirlerine yönelik kültürel ve sosyal algılarına, bu algıların zaman içerisinde nasıl ve hangi faktörlere göre inşa olduğuna ve dönüştüğüne ve bu süreçte Türkiye ve Ermenistan devletlerinin oynadığı role bakılmıştır. Bu bağlamda Türkiye ve Ermenistan arasında belirlenmiş fiziki sınırın 20. Yüzyılın ilk çeyreğinden bugüne kadar yüklenmiş olduğu politik/kültürel işlev ve anlamlara bakılmıştır. 2017- 2018 yıllarında Ermenistan‟da Erivan şehri ile Ararat ve Armavir bölgelerine bağlı Artaşat ve Armavir şehirleri ve bu şehirlere bağlı köylerde ve Türkiye‟de Iğdır şehir merkezi ile Aralık, Taşburun ve Merkez ilçelere bağlı köylerde yapılan saha çalışmalarında (Sözlü Tarih, Derinlemesine Görüşmeler, Odak Grup Görüşmeleri ve Arşiv Araştırmaları) elde edilen veri ve bulgular bu çerçeve içinde değerlendirilmiştir. Böylece 21. Yüzyılda devletler, sınırlar ve toplumlar sorunsalına dair kapsamlı bir tartışma yapmak ve bu alanda yapılacak başka çalışmalara Türkiye Ermenistan sınırı örneği üzerinde detaylı bir veri/değerlendirme imkânı sağlanmıştır.