Özet
Bu çalışma genel itibariyle De Anima’daki duyumsama (aisthêsis) kavramından yola çıkmak suretiyle onun Logos ile ilişkisinin fenomenolojik olarak yorumlanışını ön plana almaktadır. Özel olarak söz konusu eserin MerleauPonty’nin Algının Fenomenolojisi adlı eserinde yürüttüğü fenomenolojik çalışma ile temas noktaları ve paralellikleri açımlanacaktır. Duyumsamanın ve sağladığı birlikte varoluş imkanının açtığı fenomenal dünya Merleau-Ponty’nin figür-zemin yapısından yola çıkarak Kartezyen bir başlangıç noktasından hareket etmeksizin ele alınabilmektedir. Çalışma, bu benzer perspektiften De Anima’nın postkartezyen anlamda "özne'siz bir felsefe yürüterek, Logos’a göre açımlanan fenomenal dünyayı temellendiren ön-ontolojik karakterine vurgu yapacaktır. Nihayetinde bu kabule De Anima’daki ruhun yetileri (akletme ve duyumsama) arasındaki ilişkinin fenomenolojik anlamda bilme meselesini aydınlatıp aydınlatmadığı ve De Anima’nın fenomenolojik bir kaynak olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hakkında bir soruşturma da eşlik edecektir.
In general, this study focuses on the phenomenological interpretation of its relationship with the Logos, starting from the concept of sensation (aisthêsis) in De Anima. In particular, the contact points and parallels of the work in question will be revealed with the phenomenological study of Merleau-Ponty's Phenomenology of Perception. The phenomenal world opened up by sensation and the possibility of co-existence can be handled without moving from a Cartesian starting point, starting from Merleau-Ponty's figure-ground structure. From this similar perspective, the study will emphasize De Anima's pre-ontological character, which grounds the phenomenal world unfolded according to Logos, by carrying out a philosophy without a 'subject" in the post-cartesian sense. Ultimately, this acceptance will be accompanied by an investigation about whether the relationship between the faculties of the soul (reasoning and sensing) in De Anima illuminates the phenomenological issue of knowing and whether De Anima can be considered as a phenomenological source.