Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Ayın İzi 21 / 2003
Özet
XIX. yy.'ın il yansında Osmanlı'da izlenen kültürel yapı değişimlerinin
gerçekleşmesinde aydınların
büyük payı olduğu bir
gerçektir. O. Hamdi Bey (1842-
1910), duyarlılığı Doğu ve Batı kültürlerine vukufu, kültür mirasına
sahip çıkma bilinci ile çok
yönlü bir aydın olarak bu değişimde
önemli rol oynamıştır.
l 880'de Arkeoloji Müzesi' ve 1883'de Sanayi-i Nefise Mektebi gibi kurumları kazandıran 1884'de çıkardığı Asar-ı Atika Nizamnamesi'yle sanat yapıtını koruma altına
alan O. Hamdi Bey'in bu nitelikleri yanında
sanatçılığının da Türk resim tarihinde
yeri büyüktür. Batılı anlayışla yetişmiş
olan O. Hamdi Bey, 1860'da hukuk
öğrenimi için babası İbrahim Edhem
Paşa tarafından Paris'e yollanmıştır.
1869'a kadar burada kalan O. Hamdi, hukuk
derslerine kısa süre devam ettikten
sonra Güzel Sanatlar alanına yönelmiştir.
Paris'te bulunduğu yıllar Ingres, Delacroix,
Rousseau, Millet, Corot, Courbet,
Daumier, Gerôme, Manet, Degas,
Renoir, Monet gibi büyük ustaların yaşadığı,
tartışmaların yoğunlaştığı, farklı
akımların birbirini izlediği, uluslararası
sergilerin düzenlendiği, hareketli yıllardır.
Jean-Leon Gerôme (1824-1904) O.
Hamdi Bey'in Fransa'da en çok etkilendiği
sanatçıdır. Bu ressam, XIX. yy'ın ikinci
yansında Fransa'da olduğu kadar Avrupa
ve Amerika'da da oryantalizmin önde
gelen temsilcisidir. O. Hamdi Bey'in
gerek bu konulan işlemesi, gerekse döneminin
resmi sanatının önde gelen temsilcisi
Gerôme'un sanatına ilgi duymuş olması
doğaldır. O. Hamdi Bey'in oryantalist
resimleri, sanatsal nitelikleri açısından
döneminin benzer yapıtları arasında
ön sıralarda yer alır. Başta, kurgu bakımından
hocası Gerôme olmak üzere,
Avusturyalı Ludwig Deutsch (1855-
1935) ve Rudolph Emst (1854-1932) gibi
sanatçıların da onun resimlerinde izleri
görülen sanatçılardır. Paris ekolüne baılı
kalan O. Hamdi Bey, oryantalist çalışmalarını
yaşamının sonuna değin sürdürmüştür.
Sanatçı oryantalist tablolarını her
yıl Paris'te Salon des Artistes Français'de
sergilemiştir. "Şehzade Türbesinde Derviş"
(1903), "Ab-ı Hayat Çeşmesi"
(1904), Kuran Okuyan Genç" (1905),
"Kaplumbaıa Terbiyecisi" (1906), "Palanın
Keskinliği" (Silah Taciri) (1908) bunlar
arasında yer almaktadır.
Türk resim sanatında figürün önemine
ilk kez değinen ve yapıtlarıyla bunu
ortaya koyan O. Hamdi Bey, Osmanlı yaşantısı,
mimarisi ve bezeme sanatı gibi
tarihsel mirasımıza sahip çıkma bilinci
ile, Batılı oryantalistlerin etnik ve tarihsel
yanılgı ve önyargılarına yanıt olabilecek
resimler üretmiştir.
O. Hamdi Bey'in oryantalist resimleri,
Batı oryantalizminden farklı bir bakış
açısına sahiptir. Onun tablolarında kitap
ve bilgi aydınlanmanın simgesi olarak
çok sık kullanılır. Tartışan din adamları, okuyan genç erkek ve kadınlar ellerinde
kitapla betimlenmiştir. Osman1ı kaoıninı
resminin başlıca temalarından biri yapan
ve Avrupalı ressamlardan farklı bir gözle
değerlendiren ilk sanatç~zdır. "Türbede
Kadınlar", "Okuyan Kadın", "Cami
Kapısı Önünde Kadınlar", "At Meydanında
Gezinti Yapan Türk Kadınlan",
"Sultan Ahmet Camisi Önünde Türk Kadınları",
"Leylak Toplayan Kadın" adlı
tabloları örnek olarak sayılabilir.
Az sayıda manzara resmi yapmış olan
O. Hamdi Bey, bir dizi aile portresi de
gerçekleştirmiştir. Üslup açısından, oryantalist
yapıtlarından farklı olan bu resimlerde
serbest ve natüralist yorumlar
öne çıkar. "Mimozalı Kadın", "Sanatçının
oğlu Edhem", "Sanatçının Yeğeni
Tevfik", "Naile Hanımın Portresi", Kızı
Nazlı'nın Portresi" bunlardandır. Fotoğraftan
ve etnoğrafık ögelerden yararlanan
sanatçı, Doğu'yu anlatan tek Doğu'lu oryantalist
ressam olma özelliğinin yanısıra
Türk sanatında düşünce resminin de öncüsüdür.
Türkiye'ye döndükten sonra
kurduğu Arkeoloji Müzesi ve Sanayi-i
Nefise Mektebi, Batı'daki gibi birbirini
destekleyen bir bütün oluşturur.
Prof. Dr. Semra Gennaner