Abstract
Memleketimizdeki şehircilik araştırmaları, genellikle, şehirlerin şimdiki durumları ile gelecekteki gelişim sorunlarını inceleme şeklinde bir yol izler. Nitekim, yayınlanmış şehircilik araştırmalarına bakılırsa, genellikle şimdiki zaman ile gelecek üzerinde durulduğu, geçmişle pek ilgilenilmediği görülecektir. Şehircilikle ilgili eğitimde de, bürokrasi çarkını çevirmede görev alacak elemanların ya sosyo-ekonomik konularda bilgilenmeleri, ya da planlamacı olarak yetiştirilmeleri gözetildiğinden geçmişle ilgili hususlar üzerinde yeterli ölçüde durulduğu pek söylenemez. Oysa şehircilik eğitiminde; temelde, ister yönetici ister şehir planlamacısının yetiştirilmesi amaçlansın, her ikisinde de şehirlerin geçmişten bu güne uzanan bir çizgiye göre, sosyo-ekonomik ve fiziksel doku yönünden geçirdiği gelişim ve değişimin incelenmesi kadar, şehirlerdeki dinsel, kültürel, sosyal, ticari, askeri, yönetimsel, etkinlikle ilgili yapılar, kısacası, imar eyleminin bütünü açısından da incelenmesi gerekir. Şehircilik tarihini oluşturan araştırmalarda, çeşitli alanlar gözden geçirilirken bunlarda birlik ve bütünlüğün sağlanabilmesi için, belirli bir bakışa ağırlık kazandırılmasının gerekeceği de kuşkusuzdur. Bu bakış açısının en doğrusu acaba ne olabilir? Kanımızca, şehircilik tarihi araştırmaları için cevaplandırılması en zor nokta da budur. Şehirciliğe yalnız sosyo-ekonomik açıdan bakarsanız, diğer yönler ya tamamen ya da büyük çapta ihmale uğrayacaktır. Fiziksel planlama açısından bakarsanız diğer yönleri ihmal biraz da zorunlu hale gelecektir. Sadece tarihi açıdan bakarsanız, şehircilik, oradaki olayların hikâyesinden öteye geçmeyecektir.