Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi

Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

MSGSÜ'de Ara
Gelişmiş Arama

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorKızıltoprak, Süleyman
dc.contributor.authorYılmaz, Yusuf
dc.date.accessioned2024-12-04T07:38:04Z
dc.date.available2024-12-04T07:38:04Z
dc.date.issued2023en_US
dc.date.submitted2023
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.14124/6800
dc.description.abstract1258 senesinde İlhanlı hükümdarı Hülâgû'nün Bağdat Abbâsî hilâfetine son verdiği tarihe kadar hilâfet Bağdat merkezli olarak devam etmiştir. Bu sırada 1250 senesinde Eyyûbîlerin yıkılması neticesinde Mısır coğrafyasında yükselişe geçen yeni bir Türk İslâm devleti zuhur etmiştir. Memlük Sultanı Baybars, Moğolları 1260 senesinde AyniCâlût'ta mağlup etmiş ve Bağdat'ta üç yıl boyunca başsız kalan Abbâsî hilâfetini Mısır'da tekrar tesis etmiştir. Böylece Selçuklulardan itibaren Türkler İslâm dünyasının koruyucusu olmuş, ehl-i sünnet akidesinin yerleşmesinde ve Müslümanların dini vecibelerini yerine getirmelerinde büyük bir rol oynamıştır. Hilâfet Bağdat'tan Mısır'a intikal edince hilâfetin siyasi koruyucuları Memlükler olmuş, siyasi otoritesi kalmayan Abbâsî halifeleri gölgede bırakılmıştır. Memlük Devleti 267 yıl boyunca, Osmanlıların ikbal dönemine kadar İslâm dünyasının koruyuculuğunu üstlenmişlerdir. 1517'de Mısır'ın Sultan Selim tarafından fethedilmesiyle birlikte, Osmanlı XVI. asrın en güçlü İslâm devleti haline gelmiştir. Sultan Selim'i Mısır'ın fethine iten en büyük sebep Portekizlilerin Süveyş'ten Hindistan'a kadar İslâm âlemini tehdit etmesi ve Memlüklerin bu devlete karşı herhangi bir direniş gösterememesidir. Memlükler ve Osmanlılar arasında zuhur eden Cem Sultan olayı, Hicaz su yolları, Memlüklerin Safevîlerle birlikte hareket etmesi gibi meselelerde Mısır'a sefer düzenlenmek istenmesinin diğer sebepleri arasında zikredilebilir. Ayrıca en önemli amillerden birisi de XVI. asırda belirli bir güce ulaşmış olan Osmanlı'nın bir cihan devleti olma ideali de Memlüklere son vererek hilafeti elde etmesindeki en önemli nedenlerdendir. Sultan Selim, siyasi otorite ile hilâfet kurumunun manevi gücünü şahsında birleştirmiştir. Coğrafi Keşifler neticesinde zenginliğin güç odağı yeni bir boyut kazanmış, kolonizasyon faaliyetleri ile Portekiz ve İspanyollar Akdeniz dünyasında etkin olmaya başlamışlardır. Hz. Peygamber'in kabrinin bulunduğu mübarek Ravza-i Mütahhara'yı dahi tahrip edebileceklerini ifade ederek Müslümanlar için kıymetli olan mübarek beldeleri tehdit eder hale gelmişlerdir. Müslümanlar da kendilerine yardımcı olabilecek, koruyabilecek yegâne güç odağı olarak, siyasi rüştünü ispatlamış Osmanlıları tercih ettiler ve kendilerini korumaları için mektuplar gönderdiler. Osmanlı Devleti'nin Akdeniz dünyasında güçlü bir devlet olarak belirmesi, Mecusiler gibi gayri müslim insanları cezbetmiş, onların Müslüman olmalarında dahi etkin bir rol oynamıştır. Sultan Selim 1512'de tahta geçer geçmez siyasi stratejilerini doğuya yönelik belirlemiş, Anadolu Türk siyasi birliğini tesis ederek, İran merkezli Safevîlere ve Mısır merkezli Memlük Devleti'ne son vererek Osmanlı'ya XVI. asrın en güçlü İslâm devleti olma hüviyetini kazandırmıştır. Sonraki devirlerde Rusların Kazan, Kasım, Astarhan gibi hanlıkları ele geçirerek Türkistan'da yayılmacı bir politika izlemesi, Osmanlı'nın Don-Volga Kanalı girişimi ile Orta Asya ve Anadolu'daki Türkleri tek bir çatı altında toplama girişimi de Osmanlı Devleti'nin bu dönemdeki birleştirici yönünü ortaya koymaktadır. Sultan Selim kazanmış olduğu zaferler ve Müslümanlara aşıladığı güven neticesinde, Mısır'da sonlanan Abbâsî hilâfetinin haklı olarak tek mirasçısı olarak temayüz etmiştir. Kendisini Hâkimü'l Haremeyn sıfatından ziyade Hâdimü'l Haremeyn şeklinde tanımlayarak mübarek beldelerin hizmetçisi olarak vasıflandırmıştır. Onun hilafeti için herhangi bir merasime ya da belgeye de ihtiyaç yoktur. Önceki devirlerde halifenin kim olacağı ya da hangi usullerle belirleneceğine dair kesin ve net hükümler bulunmamaktadır. Hz. Peygamber de kendisinden sonra herhangi bir kimseyi halife olarak tayin etmemiştir. Halifeler dönem dönem farklı usullere göre belirlenmiştir. Buradaki asıl mesele ilk olarak Hz. Allah'ın şeriatını yeryüzünde uygulamak, Müslümanların hakkını gözetmek, adaletle hükmetmek, İslâmiyet'e zarar verebilecek her türlü iç ve dış tehditleri ortadan kaldırarak Müslümanların emin bir şekilde yaşamasını temin etmektir. Sultan Selim'in sekiz yıllık saltanat süresine baktımızda, yaptığı icraatler bu emelleri gerçekleştirmeye yöneliktir. Asıl gaye İslâm dünyasının huzur ve rafahını sağlamak olduğu için, Sultan Selim'in hilâfeti devralması noktasında herhangi bir şart aranmamalıdır. Çalışmamızın temel amacı hilafetin bir merasim sonucu intikal edip etmediği sorusundan ziyade kılıç hakkı ile siyasi gücünü ispatlamış, başsız kalan İslâm dünyasının yegâne muhafızı konumuna yükselen Osmanlı hilâfetinin haklılığını nedenleri ile ortaya koyabilmektir.en_US
dc.language.isoturen_US
dc.publisherMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsüen_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.subjectHilâfeten_US
dc.subjectOsmanlılaren_US
dc.subjectMemlükleren_US
dc.subjectYavuz Sultan Selimen_US
dc.titleMemlüklerden Osmanlı Devletine Hilâfetin İntikalien_US
dc.typemasterThesisen_US
dc.departmentEnstitüler, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalıen_US
dc.institutionauthorYılmaz, Yusuf
dc.relation.publicationcategoryTezen_US


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster