Özet
Anadolu Selçuklu Devleti döneminin günümüze ulaşan etkileri hâlâ devam etmektedir. Bu dönemde, ticaretin büyümesi kültürel değişim ve gelişimi etkilemiş ve özellikle Konya bilgin ve sanatçıların toplandığı bir merkez olmuştur. Sanat bir zenginliktir ve zenginlik dönemlerinde daha yaygın olarak ortaya çıkar. Konya, dönemin kültür sanat başkentidir. Bu nedenle sanat atölyeleri ve sanatçılar ile onların talebeleri, yazmalara tezhip uygulaması yapmışlardır. Bu atölyelerin varlığını, özellikle yazma eserlerin hatime ve dua sayfalarında veya vakıf defterlerindeki kayıtlardan anlayabiliyoruz. Bu çalışmada örnek olarak ele aldığımız beş adet "müzehhib imzalı" yazma eser Konya'da müzelerde muhafaza edilmektedir. Bu müzehhiblerden birisi Muhlis bin Abdullah el Hindî'dir. (Hayatı hakkında yeterli bilgiye ulaşılamamıştır.) Ancak imzasını koyduğu eserlerinden tasarım dünyasını okumak ve anlamak mümkündür. Tezhibini yaptığı Mesnevî Şerîfi ve Kur'ân-ı Kerîm örneklerinde, sade ama renkli tasarımları dikkat çekmektedir. Tezhip tasarımları kompleks olmayıp, yalın ama bir o kadar da etkileyicidir. Bir diğer yazma ise müzehhibi Mahmud bin Ramadan olan Rahle Kur'ân-ı Kerîmi'dir. Yazmanın tezhibinde kompleks tasarımlara yer vermiş, geometrik sistem ve rûmîleri harmanlayarak kullanmıştır. Zencerekleri ise sayfalarda tezhibin bölüm geçişlerinde desenleri birbirinden ayıracak şekilde kullanmıştır. Bu dönemin üslubunu günümüze taşırken, önce kendi üslubum ve zihin dünyam ile bir temel değer oluşturmak gerekti. Bu anlamda tasarımını yaptığım Hilye-i Şerîfe çalışmamda, Anadolu Selçuklu üslubunu klasiğe yakın bir etki bırakacak şekilde uyguladım. "Siyahın Sırrı" isimli çalışmamda ise Mevlevilik felsefesi değerlerini yansıtmaya çalıştım. Bu anlamda, sembol ve simgeler ile temel değerleri bir araya getirmeyi hedefledim. "Sayıların Gizemi" isimli çalışmamda ise sayı ve geometrik semboller kullanarak, bazı metafizik soruların cevabını sanat ile bulmaya çalıştım.