Özet
Dünyada doğal kaynaklar tükendikçe sürdürülebilir kentleşmenin önemi giderek artmakta, ülkeler ise geliştirdikleri sertifika sistemleri aracılığıyla bina ve kent ölçeğinde sürdürülebilir çözümler üretmektedir. Bu proje kapsamında, mahalle ölçeğinde bir sürdürülebilirlik değerlendirme sistemi geliştirilmesi amaçlanmıştır.
Bu doğrultuda, mahalle düzeyinde uygulanan mevcut uluslararası sertifika sistemleri — BREEAM Communities, LEED ND, Green Mark for Districts, Green Star Communities, CASBEE UD, DGNB UD, Estidama Pearl Community ve GSAS/QSAS NH — incelenmiş; ülkemize özgü bir sertifika sistemi oluşturulmuştur.
Geliştirilen sistem beş ana kriterden oluşmaktadır: Enerji, Su, Malzeme Kullanımı, Toplum ve Çevre. Bu kriterlerin her biri ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Türkiye’ye özgü Sürdürülebilir Mahalle Değerlendirme Sistemi’nin oluşturulma sürecinde, benzer nitelikteki üç yerli proje örneği de incelenmiştir.
İlk örnek, gelişme alanı niteliğinde değerlendirilen Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen Gaziantep Eko-Kent Projesi’dir. İkinci örnek, İzmir’in Seferihisar ilçesi olup, 2009 yılında “Yavaş Şehir” (Cittaslow) unvanını almış ve mevcut alanın korunması kapsamında değerlendirilmiştir. Üçüncü örnek ise, birçok ödül kazanmış ve gayrimenkul yatırımı açısından değerlendirilen, aynı zamanda yeşil mahalle ölçeğinde yeşil sertifika sisteminin ilkelerini tasarım yaklaşımıyla hayata geçiren İzmir Karşıyaka çıkışında yer alan 35. Sokak Projesi’dir.
Bu çalışma kapsamında geliştirilen kriterler aracılığıyla söz konusu üç proje karşılaştırılmıştır. Ayrıca, geliştirilen yeşil mahalle sertifika sistemine ilişkin kriterleri temel alan bir yazılım algoritması oluşturularak hedef gruplar ve son kullanıcıların kolaylıkla kullanabileceği bir altyapı geliştirilmiştir.
Farklı disiplinlerin bir araya geldiği çalıştaylar sayesinde bilgi ve deneyim paylaşımı sağlanmıştır. Sonuç olarak, Türkiye’ye özgü Yeşil Mahalle Sertifika Sistemi, kentsel dönüşüm sürecinde yaşanan sorunlara çözüm sunmanın yanı sıra, kente dair farklı aktörlerin ortak bir bakış açısı geliştirmesine; kentte yaşayan herkes için mekânsal kalitenin artırılması ve yaşanabilir, güvenli kentlerin oluşturulması yönünde önemli adımlar atılmasına katkı sağlayacaktır.