Özet
Kadın, bir toplumun temel unsurudur. Ana olduğu için, yuvasının sahibi olduğu için topluma sadece kendisinden doğrudan verdikleriyle değil, erkeği güçlendiren ya da gücünü kesen baş etken olduğu için de önemlidir. Toplum yaşamına, üretime ve fikir hayatına katılan kadınların yeri ise, insanlık tarihi içinde, üzerinde ayrıca durulan bir konu oluşturur.
Ülkemizde, bu olgudaki değişim ve gelişmenin Cumhuriyet dönemiyle birlikte olumlu bir sürece girdiği görülür. Evine kapatılan, yeteneklerini geliştirmesine olanak verilmeyen, bir insan olarak topluma ve de genel olarak insana dönük konularda söz hakkı tanınmayan Türk kadını, Cumhuriyetle birlikte ışığa kavuşur. Daha da fazlası, zamanla çeşitli alanlarda topluma kendinden ışık vermeye başlar.
Bunun yanında, toplumumuzun ekonomik açıdan rahat duruma gelmiş kesimindeki pek çok kadınımızın yaşamlarını nasıl sürdürdükleri, kıymetli zamanlarını oyun masalarında veya bunun gibi insanı yüceltmeyen konularda nasıl harcadıkları düşünmek ise gerçekten üzüntü vericidir. Bu tablo içinde Günseli Aru gibi kadınlarımız gözümüzde bir başka değer kazanır, saygınlık kazanırlar.
Rahmetli Günseli, akademi öğrenciliği sırasında, fiziksel güzelliğiyle hayranlık, moral güzelliğiyle de saygı uyandırırdı. Sanat yaşamında ise aralıksız sürdürdüğü çalışmaları kendisini, akademi ödülünü, Devlet Resim-Heykel Sergisi ödüllerini alacak düzeye ulaştırdı. Katıldığı yurtdışı sergilerde olumlu yankılar almasını sağladı.
Biz, bize bıraktığı eserlerini sergileyerek Günseli Aru'yu ölümünün 2. yıl dönümünde anarken, herhalde bir sanatçının gerçekte ölmediğini, arkasında bıraktığı eserlerinde yaşamını sürdürdüğünü unutmuyoruz. Çünkü onun elinden çıkmış bu heykellerden her biri, onun düşüncelerinden, duygu ve heyecanlarından, üzüntülerinden ya da neşelerinden izler taşır. Yani o değerli dost, aslında şimdi aramızda, bizimle birlikte yaşamaktadır.
Hüseyin Gezer