Özet
Grafik tasarımın kökeninde kentlilik yatar; bu, kent ortamında icra edilen bir iştir.
Tasarımcının yaşadığı ve çalıştığı kentin onun üzerindeki etkisi, kimi zaman ağır bir baskıya dönüşebilir. Birçok tasarımcının ismi, yaşadığı şehirle birlikte anılır. Örneğin: Alain Le Quernec - Quimper (Fransa), Cassandre - Paris, Werner Jeker - Zürih, Alan Fletcher - Londra, Ahn Sang Soo - Seul, David Tartakover - Tel Aviv. Willisau Caz Festivali (İsviçre) olmadan Niklaus Troxler ismi aklınıza gelmeyebilir. "I ♥ NY" işaretinin yaratıcısı Milton Glaser’ın ismi ise, tasarım dünyasında New York’la özdeşleşmiştir. Türk grafik tasarımının öncülerinden İhap Hulusi'nin imzasını ‘İstanbul’suz düşünemezsiniz.
Dünyanın en üst düzey tasarımcılarının üye seçildiği Alliance Graphique Internationale (kısa adıyla AGI), her yıl farklı bir ülkenin bir kentinde tasarım kongresi düzenlemektedir. Her kongre öncesinde AGI üyelerinin katılacağı bir proje organize edilir. Bu projeye katılan işler kongre sırasında sergilenir ve bir kitap haline getirilerek yayımlanır.
Son iki yıldır, projelerin konusu olarak etkinliğin düzenlendiği kentler tema olarak seçilmektedir; örneğin: "Paris, ...’nın gördüğü gibi" ya da "Berlin, as seen by ...". Ancak bir yabancı olarak kısa süre geçirdiğiniz bir kenti ne kadar görebilir, bir afişle nasıl gösterebilirsiniz? İster istemez klişelere yönelirsiniz. İyi bir tasarımcıysanız, bu klişelerden yaratıcı sonuçlar çıkarabilmeyi belki de başarabilirsiniz.
Ayrıca görmek, hissetmek midir? İşlere topluca baktığınızda, dünyanın en seçkin tasarımcılarının bile birkaç bilindik tema içinde kaldığını şaşırarak fark edersiniz.
Grafist, Uluslararası Grafik Tasarım Günleri kapsamında bir afiş projesi düzenlemeye karar verdiğimizde, "görmek" yerine "duyumsamak" kavramıyla yola çıktık.
Çağrı yaptığımız tasarımcıların en az yarısının İstanbul deneyimleri, yalnızca Grafist’in yoğun etkinlik günleriyle sınırlıydı. Diğer yarısı ise bu kentte yaşıyordu; yani fazlasıyla içindeydi. Amacımız, tasarımcıların İstanbul’a profesyonel alışkanlıklarının dışında yaklaşmalarını ve basmakalıp bir afiş yapma tuzağına düşmeden, kişisel duygularının yaratıcılığıyla kente temas etmelerini önermekti.