Özet
ViYANA «FANTASTiK GERÇEKÇİLiK OKULU»
Viyana «Fantastik gerçekçilik Okulu», çağdaş güzel sanatlar alanında, her biri diğerinden
çok farklı tanımlamaların kalıbına sokulan ve sınırları her an değişen bir kavram olarak
belirmektedir.
Eğer «Viyana Okulu»nu, savaş sonrasının, az çok örgütlenerek birlikte sergi açan sanatçıları
olarak almak istersek, bu kavramın çatısı altında Fuchs, Brauer, Lehmden,
Hutter ve Hausneii düşünmemiz gerekir.
İdeolojik açıdan Fuchs, deneyüstü kökenlere bağlıdır. Dinsel temalar işler. Zaman zaman
Tanrı Eros ta bu temalarda yer alır. Fuchs, çeşitli gelişme kademelerinde, her defasında
son derece duygusal bir biçimde, mistik sembolizmin yeni formüllerini ortaya koyarak
kişisel stilini zenginleştirmiştir.
Brauer dünyaya bağlıdır. Cenneti yeryüzündedir. Yeryüzü, onun fırçasında cennet
olmuştur. Kötü nesneler dahi kılık değiştirirler. Ateş saçan tank, bir saltanat arabası,
paslanmış bir konserve kutusu, bir süsleme aracıdır. Çirkin yoktur bu sanatçı için! Bunu
nasıl dile getirebildiği, renklerine nasıl böylesine bir canlılık ve parıltı kazandırabildiği
ise, açıklanması kolay bir nokta değildir. Lehmden' de ateş saçan tank, korkutucu, kaçınılmaz
felaket getirici bir nesnedir. Yeryüzü yarılır, her canlıyı yutar ve ölüleri
fışkırtır. İnsanoğlu çirkin, tehlikeli ve zalimdir; yapıtları, ünlü binaları, ağır ağır yıkılır.
Sanatçının yapıtının memento mori'sinde ya haç, ya da iki sevgili, çorak bir peyzajın
çerçevesinde belirirler.
Hausner kendi kendini resmeder. Bazan başı resimde görülmez. O zaman resme geçirdiği,
kendi deneysel izlenimleri, sorunları ve bilgisidir. Kendi kendini tanı, der! Deli
şapkası altında, Laokoon ve insanlık gibi, durmaksızın çarpışır. Asla gurur duymaz. Çifte
profesör olarak, kendini sallanıp duran bir tezgah üzerinde resmeder. Hutter, fileler,
bandlar, bebekler, yapma çiçekler, çizmeler ve bir bira bardağı resmeder. Bütün bu
basit nesneleri de, hollandalı bir natürmort ressamını sarartacak bir kompozisyona koyar.
Bir Proto-Pop-öncüsü müdür? Yoksa ortada, renklerin verdiği sarhoşluk içersinde,
«banal» in bir apoteozu mu yaratılmıştır? Ama yalnızca dış görünüş, aldatıcıdır. Zira
tasvir olunan, yapma çiçekler değil, fakat son derece canlı ve zehirli bitkiler, dikenli çalılar,
bıçak gibi keskin demir kırıntıları ve içi boş insanlardır. Karşımızda, Ödon von
Horvath'a layık bir aldatıcı evren vardır. «En fazla Viyana!, ruhuna sahip» ressam, dili
acı bir eleştiricidir.