Turkish Visual Arts Exhibition

Abstract

“2013 Turkish Cultural Year in China.”

Üniversitemizin Çin kültürü ile ilişkileri açısından ancak kısa bir süreden bahsedebiliriz. Ancak biliyoruz ki her iki toplumun kültürel ilişkileri çok eskilere dayanmaktadır. Orta Asya zengin kültürlerini miras alarak başlangıç yapan kadim Türk toplumlarının kültür dağarcığına, kadim ve köklü Çin kültürüyle buluştukları coğrafyada Çin sanat estetiği de eklenmiştir.

Böylece kültürel birikimler kazanan eski Türk kavimleri, başka coğrafyalara akın eden soydaşlarıyla gerek devlet geleneğiyle gerekse kültürel gelenekleriyle eşlik etmiş ve onların kültürel merkezlerinin oluşması ve gelişmesinde çok önemli roller oynamışlardır. Özellikle bu kültürel dolaşım; Çin batısındaki Budist sanat okullarından Samara'ya, Semerkant'a, Bağdat, Horasan, Herat, Şiraz, Tebriz ve İsfahan’a, Anadolu’dan İstanbul’a ve nihayet Edirne’ye, yani Avrupa’ya kadar uzanan coğrafyanın kültürel merkezlerinde Çin kültürünü sentezleyen eski Türk kavminin sanatı ve sanatçıları sayesinde gerçekleşmiştir.

Bu sanat; Timurlu estetiğinin, Moğol üslubunun, Türkmen üslubunun, Osmanlı İmparatorluğu’nun resim sanatı olan minyatür geleneğinin özüdür. Bu köklü kültürel buluşmaların farkında olan kurumumuzun Çin’in kültürüyle tanışması ve ilişkilerinin gelişmesi bundan beş yıl öncesine dayanmaktadır. Ancak bu kültürel ilişkilerin asıl yoğunluğu, 2010’lu yılların sonunda seçilen yeni yönetim vasıtasıyla gerçekleşmiştir.

Kültürel coğrafyamızın doğu ve batı arasında bir köprü olmasından yola çıkarak, sadece batıya değil, doğuya da açılmayı bir kültürel gereklilik olarak hedef edinen üniversitemiz, Çin ile ilişkilerini de geliştirmeye özen göstermiştir.

Son üç yılda kurumumuz; “Dunhuang’ın Renkleri”, “Çağdaş Çin Mimarlık Sergisi”, “‘Renk Sıcaklığı’ – Genç Çinli Sanatçının Değişim Sergisi” gibi sergilerin yanında, “Dunhuang’ın Renkleri: İpek Yoluna Açılan Büyülü Kapı”, “Türk-Çin İlişkileri Sempozyumu” konferanslarına ve “Çin Masalı”, “Rüya Ülkem: Dunhuang” gibi gösteri sanatlarına ev sahipliği yapmıştır.

Bunların yanında; Tsinghua Üniversitesi Sanat ve Tasarım Akademisi, Şangay Üniversitesi, Sincan Sanat Enstitüsü, Dunhuang Akademisi’nin öğretim üyelerini, NAMOC Müzesi müdür yardımcısı ve personelini, ulusal bakanlıkların bakan yardımcılarını, çeşitli eyaletlerin eğitim ve kültür alanlarındaki başkanlarını ve müdürlerini ağırlamış bulunmaktayız.

Kültürel faaliyetlere yapmış olduğumuz ev sahipliğimizin yanında, Çin’deki çeşitli etkinliklere de davet edilmiş bulunmaktayız: “Sanat Müze Ürünleri Fuarı”, “Eğitim Fuarları”, “Dünya Maddi Olmayan Miraslar” fuarları gibi. Rektörlüğümüz çeşitli forumlara ve toplantılara davet edilmiş, konservatuvarımız konserler vermiş ve bilim adamlarımız çeşitli kentlerdeki forumlara katılmışlardır.

Bu etkinliklere her geçen gün yenileri eklenmektedir. Bunlardan birisi de “Çin’de Türkiye Yılı” gibi önemli bir kültürel iş birliğine kapı açan “Türk Görsel Sanatları” sergisidir. Türk sanatından bir kesit sunmak üzere üniversitemizin Çin’de ilk defa açacağı bu sergiyi, kendi muadili olan bir akademide açıyor olması özel bir önem taşımaktadır.

Bizi Çinli sanatseverlerle ilk defa buluşturacak olan mekanın sahibi Çin Merkez Güzel Sanatlar Akademisi (CAFA) ile üniversitemizin benzer yanları bulunmaktadır. Her iki güzel sanatlar okulu da kendi ülkelerinin en prestijli ve bilinen en iyi okullarıdır. Her iki okul da çeşitli isimler değiştirerek günümüze ulaşmışlardır. Bu yıl 130. yılını kutlayan kurumumuzla, 2018 yılında 100. yılını kutlayacak olan CAFA, kendi alanlarının en eskileridir. Bu bağlamda, bu sergi iki okulun aynı mekânda buluşması için güzel bir fırsat olmuştur.

Eski kültürel ilişki ve etkileşimlerin yanı sıra, uzun bir kopukluk döneminden sonra bugün çağdaş sanatlarımızın da karşılıklı tanıtılmasında katkısı olan herkese şükranlarımı sunarım./

Prof. Caner Karavit/ Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektör Yardımcısı