Abstract
Doğa ile insanoğlu ve yarattığı kültürün etkileşimi ile oluşan ve bu etkileşimin
önemli somut ve soyut ürünlerini barındıran alanları tanımlamak için kullanılan
kültürel peyzaj kavramı, ilk olarak kültürel coğrafyacılar tarafından kullanılmaya
başlanmış daha sonra birçok farklı çalışma alanının konusu haline gelmiş olan bir
kavramdır.
Kültürel peyzajlar sahip oldukları, doğa ve insan etkileşimi ile şekillenmiş, istisnai ve
özgün özellikleri ile doğal ve kültürel mirasın korunmasında ele alınan önemli bir
konudur. Günümüzde koruma anlayışının yaygınlaşması ile birlikte ulusal ve
uluslararası düzeylerde birçok kurum ve organizasyon, koruma ile ilgili kuramsal ve
uygulamaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Kültürel peyzajlar da koruma
bağlamında başta UNESCO olmak üzere birçok kurumun gündemine girmiştir.
UNESCO 1992 yılında, sahip oldukları değerlerle kültürel peyzaj alanlarının Dünya
Miras Listesi Kriterleri’ne uygun olduklarını kabul etmiş ve bu alanların
korunmasına yönelik çalışmalarını arttırmıştır.
Kültürel peyzaj alanları, doğal, arkeolojik, tarihi, kültürel birçok değeri bir arada
barındırabilen alanlar olarak, koruma konusunda belli açılardan farklılıklara sahiptir.
Bunlardan en önemlileri, korumanın doğa-insanoğlu etkileşimi ve bu etkileşimin
farklı niteliklerdeki ürünleri üzerinde odaklanması gerekliliği ve tarihsel sürekliliğin
sağlanmasındaki bütüncül koruma yaklaşımının önemidir.
İstanbul Boğaziçi, sahip olduğu, konum, topografik yapı, iklim ve bitki örtüsü gibi
doğal özellikleri ve tarihsel süreç içinde doğa ile uyumlu şekilde gelişmiş yerleşim
düzeni, kültürel yapının bir parçası olarak oluşturulup kullanılmış yeşil alanları, sivil
mimarinin bir parçası olarak yalıları ile bir kültürel peyzaj alanı olarak
UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’ne aday ve üye olabilecek niteliktedir. Ancak
Boğaziçi’nin Galata ve İstanbul’un Dünya Miras Listesi’ne girmiş olan Tarihi
Yarımada alanları ile bir bütün olarak ele alınması gereklidir. Alanın kültürel ve
doğal değerlerinin korunmasına yönelik planlama ve yönetim araçlarının yetersizliği
gibi nedenler sahip olduğu üstün evrensel değerlerin yok olması tehlikesi
yaratmaktadır. Boğaziçi’nin korunmasında ve sahip olduğu değerlerin sürekliliğinin
sağlanmasında kültürel peyzaj alanları için belirlenen koruma ilkelerinin yol gösterici
olarak kullanılması ve alanın bir Dünya Mirası olarak tescillenmesi gereklidir.
Bilim Kodu:
Anahtar Kelimeler: Kültürel peyzaj, Koruma, Dünya Mirası, Boğaziçi, İstanbul
Sayfa Adedi: 144
Tez Yöneticisi: Yrd. Doç. Dr. Dilek ERDEN ERBEY