Abstract
Toplumsal evrimleşmenin en önemli kırılma noktalarından olan kentleşme genelde uygarlık ile özdeşleştirilir. Uygarlığın çok hızlı ilerlemesi beraberinde birçok sorunu da getirmiştir. Kentleşme ile başlatılan uygarlığın da ilerledikçe tahripkar belirtilerini gizlemek, örtmek için de iktidar alanını genişlettiği, yaydığı görülür. Bir şekilde yanlış bilinç ve yanlış gereksinimi manipülasyonla sağlayıp kendi aldatıcı görünümlerini oluşturmuşlardır. Elbette ki kentsel devrimden önce de var olan iktidar mekanlarının olduğu, kendi yayılış alanlarını oluşturduğu söylenebilir. Tarihsel süreç içersinde iktidarın mekandaki görünürlükleri daha dolaysız ve açık olduğu için bunu daha net görmek mümkündür. Modernliğin dinamizmi ile birlikte iletişim, ulaşım teknolojilerinin gelişmesiyle değişen, dönüşen kentsel mekanda karakter değiştiren iktidarda günümüzde kendisini ?yaşam alanı? şeklinde alışveriş merkezleri olarak yaşamsallaştırmıştır. Bu aldatıcı görünümle hem her tarafa yayılmış hem de girdiği krizden çıkma reçetesi olarak kendini sunmuştur. İstanbul'daki alışveriş merkezlerinin kamusal hayat alanı olarak sunulması da bu anlamda değerlendirilebilir.