Abstract
Bu çalışma Türkiye'de egemen sınıflar lehine işleyen kentleşme sürecinde toplumsal iknanın nasıl üretildiğini incelemektedir. Türkiye hızla modernleşen, kentleşen ve demokratikleşen bir ülke haline gelirken eşitsizlikler de sınıfsal, kentsel ve bölgesel düzeyde artmaktadır. Buna rağmen devlet bu eşitsizliklerden kaynaklanan memnuniyetsizliği ortadan kaldıracak mekanizmaları üretebilmekte ya da üretilmesine göz yummaktadır. Ancak bu mekanizmalar Türkiye'nin modernleşme projesinin aracı olarak düşündüğü kent planlama sisteminden önemli sapmalar göstermekte ve modernleşme projesinden ciddi tavizler gerektirmektedir. Devlet, toplum ve piyasa gizli bir sözleşme etrafında sessizce bir araya gelirken, ortaya son derece niteliksiz ve eşitsiz bir kentsel çevre çıkmaktadır. Bu kötü tablodan doğması gereken memnuniyetsizlikler de çeşitli yeniden dağıtım mekanizmaları ile azaltılmaktadır. Gramsci'nin hegemonya yaklaşımı iktidarın sürdürülmesinde baskı ve ikna arasındaki dengeye işaret etmesi bakımından önemli bir açıklama biçimidir. Türkiye kentleşmesi incelendiğinde yapılaşmış çevrenin oluşmasında çeşitli dönemlerde baskı ve ikna politikalarının kullanıldığı görülmektedir. Kentsel toplumsal hareketler ve öngörülemeyen kentsel gelişmeler baskı ve zor ile ortadan kaldırılabildiği gibi, gündelik yaşamın her alanında ortaya çıkan eşitsizliklerden kaynaklanan memnuniyetsizlikler de kırsal toprak, kentsel toprak ya da imar haklarının yeniden dağıtımı türünden politikalarla ikna üretebilmektedir. Çalışma, araştırma amacının ve yönteminin anlatıldığı girişin ardından hegemonya kuramı ve kent planlama ilişkisinin kurulduğu birinci bölümü, Türkiye kentleşmesinin hegemonik bir süreç olarak değerlendirildiği ikinci bölümü ve imar aflarının örnek olay olarak incelendiği üçüncü bir bölümü içermektedir. Sonuç bölümü daha insancıl bir kentleşme ve kent planlama sistemi için öneriler içermektedir. Anahtar Sözcükler: sosyal adalet, hegemonya, kentleşme, kent planlama, imar affı.