Abstract
Mekan tasarımı paradoksal bir uğraştır.. Kavramlar yapıları gereği zihinseldir ve fiziksel evrende 'olmak' için temsilciye ihtiyaçları vardır. Mekan tasarımında gerçek olarak kabul edilen ve zamansal bir fenomen olan algı; kullanıcı eylemleri için, bir uzamsal bir fenomene dönüşerek kavramı temsil- leştirmeyi ve mekanı yorumlama hünerini kapsar. Bir formu taşıdığı dokuların düzeni biçimlendirir. Mekansal formları da biçimlendiren fiziksel dokularıyla beraber kullanıcı tabanlı anlam katmanlarının oluşturduğu dokudur. Özel bir beklenti üzerinden yapılması gerekirken, bir tasarımı varolan bir söylemi seçerek kendine has estetiğiyle beraber sembolik anlamı da standartlaştırma ya da olağan- laştırma anlamına gelen varolanı kendine mal etme eylemi bir tür asalaklıktır. Çünkü tasarım 'kavramlarla gerçekleri eylemler üzerinden ilişkilendirmek' olarak tanımlandığında, tasarım asa- laklığı aracılığıyla istenen her şey yok sayılabilir, hatta konunun kendisini bile unutturulabilir. Mekan tasarımı bir yerde, temsil kavramı üzerinden işlevi terk ederek sembolik imkansızlığı yarıp geçmek- ken, bir yerde de insanın 'toplumsal bağ' dünyasında yer alarak kendini ve kendisinin kıyaslanabileceği 'ötekilerle' kontrol edilen ve yansıtılan bir ilişki kurmaktır.
Spatial design is a paradoxal affair. Concepts are mental due to their structures, and there is a need for representation to 'be' in the physical world. Perception, which is a temporal phenomenon that is ac- cepted as a reality in spatial design, for user actions, it includes the skill of representing the concept by transforming into a spatial phenomenon and interpreting the space. A form is shaped by the order of the textures it is formed of. It is the texture created by user-based meaning layers together with the physical textures that shape the spatial forms. Eventhough it is necessary to make a design through a special expectation, it is a kind of stalactite to choose a discourse that has an existing design and to standardize the symbolic meaning with its own aesthetic value or to put it into its existing meaning. Because when design is defined as 'associating concepts with facts through actions', everything re- quired can be ignored through design parasitics, even the subject itself can be forgotten. In one hand, spatial design is a place where symbolic impossibility is abandoned by abandoning its function through the concept of representation, while establishing a relationship that is controlled and reflected in an 'euthanasia' where the person can be compared with himself by taking part in the 'social bond'