Abstract
Başlığın da işaret ettiği gibi bu yazının amacı, Türkiye'de sıkça rastladığımız-- dan farklı bir Foucault okuması için kaba hatlarını çizdiğimiz bir dizi öneri sunmak. Hareket noktamız Foucault'nun "iktidar" kavramının yeniden sorgulanması. Yaza-- rın 1970'Ierin ortalarından önce vurguladığı ve Türkiye'deki akademik ortamda yan-- kı bulan kavramsallaştırma, iktidarın baskılayıcı yönünün, öznenin bu baskıyı içselleş-- tirme yöntemlerinin öne çıkarılmasına neden oluyor. Bu da direnişin iktidarın değille-- mesi olarak düşünülmesine yol açıyor. Bununla birlikte iktidar--özne ve iktidar--direniş ikiliklerinin, özellikle bu şekilde algılandıklarında, hem politik alanın çapını daralttık-- larına hem de sosyal bilimciler olarak tahayyülümüzü sınırladıklarına inanıyoruz. Böy-- le bir okuma yerine, Foucault'nun 1970'Ierin ortalarlndan itibaren vurgulamaya baş-- ladığı ve kendi düşünce serüveni içerisinde gittikçe daha fazla önem kazanan "yöne-- tim" ve "yönetimsellik" kavramlarıyla düşünmeyi öneriyoruz. Pratik uygulamalardan yola çıktıkları için, bu kavramların, iktidar ilişkilerini somutta görmemize ve yanısıra, onları dinamik olarak kurgulamamıza katkıda bulunacaklarını düşünüyoruz.
Başlığın da işaret ettiği gibi bu yazının amacı, Türkiye'de sıkça rastladığımız— dan farklı bir Foucault okuması için kaba hatlarını çizdiğimiz bir dizi öneri sunmak. Hareket noktamız Foucault'nun "iktidar" kavramının yeniden sorgulanması. Yaza— rın 1970'Ierin ortalarından önce vurguladığı ve Türkiye'deki akademik ortamda yan— kı bulan kavramsallaştırma, iktidarın baskılayıcı yönünün, öznenin bu baskıyı içselleş— tirme yöntemlerinin öne çıkarılmasına neden oluyor. Bu da direnişin iktidarın değille— mesi olarak düşünülmesine yol açıyor. Bununla birlikte iktidar—özne ve iktidar—direniş ikiliklerinin, özellikle bu şekilde algılandıklarında, hem politik alanın çapını daralttık— larına hem de sosyal bilimciler olarak tahayyülümüzü sınırladıklarına inanıyoruz. Böy— le bir okuma yerine, Foucault’nun 1970’Ierin ortalarlndan itibaren vurgulamaya baş— ladığı ve kendi düşünce serüveni içerisinde gittikçe daha fazla önem kazanan "yöne— tim" ve "yönetimsellik" kavramlarıyla düşünmeyi öneriyoruz. Pratik uygulamalardan yola çıktıkları için, bu kavramların, iktidar ilişkilerini somutta görmemize ve yanısıra, onları dinamik olarak kurgulamamıza katkıda bulunacaklarını düşünüyoruz.