Özet
ÖZETYüksek lisans tezi olarak hazırladığımız bu çalışma, Doğu Türkçesi ile yazılmış Berlin Staatsbibliotek’te 1725 numarada kayıtlı Kitāb-ı TāǾbir-nāme adlı eserin dil bilgisi özelliklerini, transkripsiyonlu metnini, Türkiye Türkçesine aktarımını ve dizin çalışmasını içermektedir.Eser 1320/1902 yılına aittir. Yazarı Muhammed ibn Şerif olarak metinde zikredilmiştir. Yazarı hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Arap harfli metintoplam 69 varaktır. Nesir türünde yazılmış olmakla birlikte eserin sonunda biri Farsça biri Türkçe iki beyit bulunmaktadır. Eserde rüyada görülen çeşitli nesnelerin, canlıların, durumların tabirianlatılmaktadır. Eseri, ait olduğu saha bakımından çeşitli dil özellikleri ve kelime hazinesine bakarak Doğu Türkçesinin bugün devamı niteliğinde olan Yeni Uygur Türkçesine dahil edebiliriz.Çalışmamızın “Giriş” bölümünde rüyanın ve rüya yorumunun Batı veDoğu kaynaklarında nasıl algılandığı üzerinde kısaca durulmuş, ardından Türkiye’deki Batı Türkçesi ile yazılmış ve üzerine çalışma yapılmış tabirnamelere değinilmiştir. Akabinde Türkiye’deki Doğu Türkçesi ile yazılmış tabirname çalışmaları hakkında bilgi verilmiştir. Sonrasında çalışmaya konu olan eserin adı, içeriği, ait olduğu saha hakkında bilgi verilmiştir.“Dil Özellikleri” bölümünde öncelikle eserin yazım özelliklerinden bahsedilmiş, ardından eser ses bilgisi, biçim bilgisi ve söz dizimi açısından değerlendirilmiştir. “Metin” bölümünde Arap harfli metnin transkripsiyonu verilmiş, ardından “Türkiye Türkçesine Aktarım” bölümünde de metin günümüz Türkçesine aktarılmıştır. “Dizin” bölümünde metinde kullanılan sözcükler anlamlarıyla birlikte alfabetik olarak sıralanmıştır. “Sonuç” kısmında eserle ilgili özelliklerden hareketle genel bir değerlendirme yapılmıştır.Rüya kavramı Batılı araştırmacılar tarafından bilimsel bir mesele olarak değerlendirilmektedir. Ancak İslami kaynaklarda daha çok din merkezli olarak yorumlanmıştır. Bu durumun sebepleri araştırmaya değerdir. Doğu Türkçesi ile kaleme alınan tabirname kitapları ile ilgili olarak yeterli çalışmanın bulunmaması göz önüne alındığında eserin konu bakımından bundan sonra yapılacak olan çalışmalara katkı sağlayacağı kanaatindeyiz. Aynı zamanda içerdiği kelimekadrosu bakımından da Doğu Türkçesinin mirasçılarından olan Yeni Uygur Türkçesi alanındaki çalışmalara da katkısı olacağı düşüncesindeyiz.