Abstract
Bu inceleme, Immanuel Kant’ın felsefi "devrimi" sonrası Alman felsefesinin ilk büyük düşünürü Johann Gottlieb Fichte’nin Benedictus de Spinoza’yla ilişkisini ele almaya çalışıyor. İnceleme, Spinoza ve Kant’ın Fichte felsefesine ve döneme etkisi ile başlamaktadır. Daha sonra, Kant düşüncesinin Fichte üzerine etkisini göstermek amacıyla Kant’ın transandantal sisteminin kurucu zeminine ve özellikle bilginin ve Ben’in Kant felsefesinde nasıl kurulduğuna odaklanmaktadır. Böylece Fichte için hem büyük bir imkan hem de aşılması gereken bir engel olarak Kant’ın mirasının temel kalıntısı aktarılmaktadır. Nedir bu miras? Ben, bilinç ve özgürlük kavramları temelinde nasıl bir felsefi tutum takınılacağı gibi pratik bir sorun ile kendinde şey’in felsefi bakımdan ortaya çıkardığı teorik güçlükler Fichte’nin devraldığı miras olarak görülebilir. Fichte, Ben kavramının analizi ile Spinoza’ya geri dönüşü reddederek Kant sistemini tamamlama yoluna girer. Bu nedenle inceleme, bu aşamadan sonra Fichte’de Ben’in kuruluşunun betimlenmesine geçiyor. Ardından ve son olarak Fichte’nin Spinoza’yı hangi bakımdan eleştirdiği ve eleştirilerin yorumcular tarafından nasıl değerlendirildiği aktarılıyor.
This review seeks to approach/address the relation of Johann Gottlieb Fichte, the first great thinker of the German philosophy after Immanuel Kant's philosophical "revolution", with Benedictus de Spinoza. The study begins with the influence of the Spinoza’s and Kant’s on the Fichte’s philosophy and its period. Later on, in order to show Kant's effect upon the thought of Fichte, focuses on the founding ground of Kant’s transendental system, and in particular on how cognition/knowledge (Erkenntnis) and I (Ich) was established in Kant’s philosophy. Thus, Fichte has conveyed the basic remnants of Kant's heritage as a great opportunity and an obstacle to be overcome. What is this heritage? A practical problem such as how a philosophical attitude can be put on the basis of the concepts of I, consciousness and freedom, and the theoretical difficulties that are manifested in the philosophical aspect of what is the thing in itself (Ding an sich) can be seen as the heritage inherited by Fichte. With the analysis of the concept of I, he refuses to return to Spinoza and enter the way of completing the Kant’s system. Therefore, after this phase the review goes on to describe the establishment of I in Fichte. Then and finally, how Fichte criticized Spinoza in terms of how he was criticized and how critics were evaluated by commentators.