Abstract
Çağdaş Türk Tiyatrosunun son 50 yılını incelediğimizde batılı anlamda bir tiyatro anlayışı olarak geliştiğini görmekteyiz. Tanzimat Dönemine kadar (1839-1876) Geleneksel Türk Tiyatrosu; Köy Seyirlik Oyunları ve Halk Tiyatrosu olarak ikiye ayrılmış, Tanzimat döneminde ise tiyatroya batı etkisinin yansımasıyla yerini konulu oyunlara bırakmıştır 1 839-1 876 döneminde, kültürel bakımdan tamamen batının etkisi altına girilmiş, dönemin önemli yazarları ve saray halkı batılılaşma olgusunu benimsemişlerdir. Sarayın bu tutumunun önemli yazarlar ve tiyatro adamları tarafından benimsenmesi Türk Halkının batı etkisine çok çabuk girmesini sağlamıştır. 1923 Cumhuriyet Döneminde çağdaşlık yolunda yapılan pek çok yenilik, tiyatroda da kendini göstermiş, böylece Türk Tiyatrosu gelişerek en verimli dönemlerini yaşamıştır. Geleneksel Türk Tiyatrosunun ise bugün hala pek çok oyunda izlerine rastlamaktayız. 1960'tan itibaren Geleneksel tiyatronun biçimleri köy konulu oyunlarda varlığını sürdürmüştür. Bu oyunlar farklı anlayışta sahneleme teknikleri ile birleştirilerek, köy konulu oyunların sahneleme biçimlerinde yeni arayışlara gidilmiştir. Bu yeni sahneleme biçimleri içerisinde Anadolu giysileri de yeni bir öz ve biçim yaratmak adına, geleneksel formların yoğunluğundan kurtarılarak, naif ve çağdaş biçimlerde yorumlanarak sahnelenmektedir. Dolayısıyla Geleneksel Türk Tiyatrosunun bugünkü Türk Tiyatrosuna ışık tuttuğunu söyleyebiliriz.