Abstract
Türkiye'de kentleri karakterize eden özelliklerden birisi, sanayileşmeden önde giden kentleşme sürecini yaşamalarıdır. Bu süreçte kentlere yığılan nüfus, öncelikle konutlama ve istihdam sorunlarıyla karşılaşmaktadır. Sözkonusu sorunları aşmada, formel yapının yetersiz kalması sonucu, çözüm yine kente gelenler tarafından bulunmaktadır: Gecekondular ve enformel sektörler. Böylece kentsel bütünleşmenin sağlandığı kurumlaşmalar dışında, enformel sektörlere bağlı olarak gelişen, ikinci bir ilişkiler ağı kurulmaktadır. Enformel sektörler bir yandan kente gelenlere istihdam olanakları yaratarak, onları kente hazırlarken, diğer yandan kentsel ilişkileri etkilemekte; gündelik yaşamda yeni davranış tarzlarının gelişmesine yol açmaktadırlar. Sözü edilen sektörlerden birisi de otopark sektörüdür. Otopark sektörü vasıfsız işgücüne bir ölçüde istihdam olanağı sağlamaktadır. Sektör nedeniyle, kent kamusal mekanlarının kullanımında köklü değişiklikler oluşmakta; cadde, sokak ve meydanlar birer büyük işletmeye dönüşmektedir. Üstelik otopark sektörü büyük bir rant, yaratmakta ve artık yerel yönetimler buna kayıtsız kalmamaktadırlar. Bunun ötesinde otopark sektörü, kent ulaşımının altyapısı içerisinde yer aldığından, her yönüyle kent ve onun yönetimini ilgilendirmektedir. Bu bakımdan otopark sorununun çözümüne yönelik perspektifler, kayıtdışı ekonomiye karşı mücadele etme; otopark sorunu da dahil, kent içi ulaşım ve trafik alanında karar, yetki ve uygulama süreçlerini yerel yönetimler şahsında merkezileştirme önceliğinden hareket etmelidir. Buna bağlı olarak kentlerin insana göre tasarlanmasını amaçlayan, bu bağlamda otomobilin kentlerdeki işgalini azaltmayı hedefleyen yeni ve radikal kararların hızla uygulanması zorunludur.