Abstract
Tasarlama eylemi, doğanın birimlerini anlamlı bir yeniye ve henüz kavranamamış mana birlikteliklerinin izdüşümüne ulaşma adına yan yana getiren insanın hem yaşam amacı, hem yaşam aracıdır. Atılan her tasarlama adımının da doğa ve onun şaşmaz etki-tepki döngüsünden izler taşıması gerekliliği yaşamsal bir değişmezdir. Bu bağlamda sürdürülebilirlik, bir algı olarak tasarlama eyleminin aksi düşünülemeyecek bir parametresi, eylemsel doğallığın değişmez bir parçası olarak zihinlerdeki yerini alsa da olgu olarak sürdürülebilirliğin yapay bir eklenti, esası görünmez kılan bir sis haline getirildiğini söylemek mümkündür. Bu çalışma, sürdürülebilirlik yaklaşımının algılar ve olgular zemininde gösterdiği kopuşu işaretlemeye çalışan bir durum okuma denemesidir
To design is both a living purpose and a means of life for human; who is unifying natural assets, for a meaningful new and for reaching the marks of an unconceived unity of meanings. It is vitally monolithic that every step of design action must have traces of nature and its fixed action-reaction cycle. Due to this context, eventhough sustainability as to the perceptional analyses concerned as a fact which can not be considered a contradiction to the design and as an invariable part of the operational nature, as a concept it is possible to signify that sustainabilty is brought to a state that it is an artificial annex and a fog which makes the reality invisible. This article is an affair to read a situation that is trying to mark the break that the approach of sustainability shows in the states of perceptions and cocncepts