Abstract
Fosil yakıtlar %80’lere ulaşan pay ile, sera gazı artışı ve küresel ısınmadaki en temel
etken olurken; plastikler, orman kaybı ve yanlış arazi kullanımı da diğer önemli
etkenlerdendir. Küresel ısınmayla bozulan karbon ve su döngüsü sonucunda
yaşanmaya başlanan ve daha da artacak olan meterolojik olayların; sıklık-yoğunluk ve
yerlerindeki değişimler, beraberinde bozulan ekosistemle birlikte hayati zararları da
getirmektedir. Bozulan meteorolojik olaylara genel olarak iklim değişikliği denilirken,
artan sıcaklıklarla yaşanacak zararların çoklu felaketlere dönüşmesini engellemek
adına çalışmalar, üniversiteler ve çeşitli kurumlarca on yıllardır yapılmaya devam
etmektedir. Küresel sıcaklık artışının 1,50C - 20C - 3,50C ve 50C’yi aşması halinde
iklim değişikliğiyle yaşanacak çoklu felaketlerin neden olacağı hayati zararlarda;
1,50C ve 20C sıcaklık artışı önem kazanmaktadır. 1,50C sıcaklık artışı; küresel yıkım
ve zararların engellenebildiği ya da oldukça düşük seviyede olduğu, 20C sıcaklık
artışıysa; yıkıcı etkilerin arttığı ancak hala, hem insanlık hem de diğer canlı
popülasyonları için elverişli bir gezegen olduğunun öngörüldüğü sıcaklık artış
miktarlarıdır. Bu sebeple kritik eşik olan 1,50C sıcaklık artışının sabitlenerek
korunması adına Kyoto Protokolü’yle başlayan süreç Paris Antlaşması’yla devam
etmektedir. Ancak; Paris Antlaşması’na uyulsa dahi, küresel ısınmanın sonuçlarından
olan ve tezin de omurgasını oluştaran; ‘küresel su seviyelerindeki yükselmeler’
yüzlerce, hatta binlerce yıl boyunca artmaya devam edecektir.
Küresel ısınma sonucunda yaşanan termal genleşme ve buz hacimlerindeki erime,
%92’lik payıyla; küresel su seviyelerindeki yükselmede ana etkendir. Küresel sıcaklık
artışı 1,50C’de sabitlense dahi, buz hacimlerindeki erimenin döngüsel devinimiyle, su
seviyeleri yükselmeye devam edecektir. Bu doğrultuda, küresel su seviyelerindeki
yükseliş miktarı ve buna bağlı yaşanacak olası felaketler üzerine; OECD, IPCC ya da
Kolombiya Üniversitesi – UCCRN – C40 gibi çeşitli kurumlar ve üniversiteler düzenli
olarak simülasyonlar ve araştırmalar yapmaktadırlar. Yapılan tüm çalışmalar, deniz
suyu seviyelerindeki yükselmenin 21.yy ve sonrasında artmaya devam edeceğini
göstermektedir. IPCC’nin 6. Raporunda yer alan SSP2.6 senaryosuna göre; su
seviyelerinin en iyi ihtimalle, 2100 yılında 0,5 metre ve en kötü ihtimalle de SSP8.5’a
göre; 1metre yükselmesi öngörülmektedir. Bu iki uç senaryoya karşın, ‘high end’ adı
verilen ‘yüksek etkili-düşük olasılıklı’ bir senaryo daha bulunmaktadır. Bu senaryoya
göre; su seviyelerindeki yükselmelerin yaklaşık 2 metre olması öngörülmektedir.