Abstract
Salgın hastalıklar, tarih boyunca şehirlerin şekillenmelerinde önemli rol oynamışlardır ve bu kriz dönemlerinde gelecek için atılan adımlar, günümüzdeki modern şehrin oluşmasına katkıda bulunmuşlardır. 2019 yılı sonlarında ortaya çıkan ve sonrasında tüm dünyaya hızlı bir biçimde yayılan COVID-19 pandemisi de şehirleri olumsuz anlamda etkilemiş ancak şehirlerin eksikliklerini ve sorunlarını fark etme konusunda da fırsat yaratmıştır. Şehirler bu dönemden, sahip oldukları farklı özellikler sebebiyle farklı şekillerde etkilenmişlerdir. Ancak bu dönemde, salgının zorunlu kıldığı kısıtlı hareket imkânı, ortak bir temel ihtiyacın varlığına dikkat çekmiştir: yakınlık. Temel kentsel işlevlerin yaşanılan yerin yakınında olması ihtiyacı, bu dönemde ortaktır. Pandemi sonrası şehrin nasıl biçimleneceğine dair yaklaşımlardan bazıları da yakınlık kavramını odağına almış ve bu kavramdan yola çıkarak, şehirlerle ilgili öncelikli olarak güçlendirilmesi gereken birimin mahalle olduğunu ileri sürmüşlerdir. Temel kentsel ihtiyaçları karşılayabilecek yeterlilikte bir mahalle, COVID-19 pandemisi döneminde yaşanılan ve şehirlerin daha sonra da yaşayabileceği birçok soruna çözüm olabilme potansiyeline sahiptir. Yakınlık temelli planlama yaklaşımlardan birisi de 15 dakikalık şehir modelidir. Bu yaklaşımın tasvir ettiği yerleşimin özellikleri ve pandemi döneminde yaşanan kentsel sorunlar örtüşmektedir. Bu durumu kavrayabilmek adına, tezin ikinci ve üçüncü bölümlerinde gerçekleştirilen literatür taraması sonucunda teorik çerçeve oluşturulmuş; dördüncü bölümde ise pandemi döneminden yoğun şekilde etkilenen Bağcılar ilçesi ve mahalleleri analiz edilmişlerdir. Bu analizler, yerleşimin 15 dakikalık şehir modelinin ölçütlerine ne derecede sahip olduğunu kavramayı amaçlamaktadır. Sonuçlar, Bağcılar'ın pandemide yaşadığı kentsel sorunların nedenlerini anlama noktasına açıklık getirmekte ve COVID-19 sonrası dönem için yapılacak çıkarımları da ortaya koymaktadır.