Abstract
Bu çalışma Türkiye'de ormanların nasıl planlandığını, plan ve siyasa yapıcılar tarafından nasıl düşünüldüğünü, nasıl çerçevelendiğini araştırmaktadır. Ormanlar son birkaç yüzyıldır bilimsel ormancılık ilkeleriyle, matematiksel bir planlama mantığıyla odun-üretimi üzerinden düzenlenmekte, ormandaki pek çok sürece uzmanlarca müdahale edilmektedir. Yoğun bir ölçüm ve hesaplamayla orman, uzmanlarca matematiksel bir artefakt olarak üretilir. Türkiye'de de bu süreç Tanzimat'a kadar götürülse de ilk sistematik orman amenajman planları 1940'ların sonunda hazırlanır. Ancak 1960'larda ülke kalkınma planlarının bir parçası olarak tüm ülke coğrafyasındaki ormanların planları bitirilir. 1960'lardan 1990'lara kadar olan dönemde teknik ormancılık gelişmeye devam eder. Ancak bu süreç, ormancılık biliminin katı matematiksel nesnellik ve rasyonalite söylemine rağmen pek çok 'deneysellik' içerir. Ölçüm ve envanter metotları, odun hacmi hesaplama ve planlama metotları pek çok değişikliğe uğrar. Öte yandan kesilen, 'gençleştirme' ve pek çok silvikültür faaliyeti yapılan yerlerde orman tekrar oluşmaz. Hızlı gelişen ithal ağaç türleriyle yapılan ağaçlandırmalar sonuç vermez, eski türler kendiliğinden geri gelir. 1990'larla birlikte iklim değişikliğine bağlı küresel çevre söyleminin oluşumuna paralel olarak 'doğaya yakın ormancılık', 'fonksiyonel planlama' gibi yeni yaklaşımlar Türkiye'de de kendine yer bulur. 2000'lerde ise 'sürdürülebilir orman yönetimi' ve 'ekosistem tabanlı fonksiyonel planlamaya' resmen geçilir. Bu çalışma ise özellikle bu dönemdeki bu yeni 'ekolojik' lenslerin ormanların düşünülmesi ve planlanmasında ne tür değişiklikler yaptığını araştırmaktadır. Bu yeni söylem ormanın yönetimce sorunsallaştırılma biçimlerine ne tür etkilerde bulunmaktadır? Uluslararası kuruluşlar, protokoller, sivil toplum kuruluşları ve uzmanları, Orman Genel Müdürlüğü ve uzmanları gibi pek çok aktörün olduğu bu alanda hangi söylemler nasıl baskın hale gelmektedir? Çevre söylemi ormanın sorunsallaştırılmasında yeni hatlar/yörüngeler ortaya çıkarmıştır. Bunlar en genelde, ormanın i) bir karbon yutağı olarak ii) ekosistem hizmetleri sağlayıcısı olarak iii) biyoçeşitlilik alanı olarak düşünülmesidir. Bu çalışmada bu lenslerden planlama süreçlerinde uygulamaya konan tek yeni lens olan biyoçeşitlilik koruma mevhumuna özellikle odaklanılmaktadır. Biyoçeşitliliğin nasıl düşünüldüğü, hesaplandığı ve üretim ormanlarına biyoçeşitlilik korumanın nasıl entegre edildiği ya da edilemediğini anlamak için alandaki pek çok uzmanla yapılan görüşmelere ve politika metinleri analizine dayanan bu çalışma boyunca ormanın modern neoliberal yönetimsellik mekanizmaları yoluyla insan ve üretim merkezli bir bakışla nasıl nesneleştirildiği tartışılmaktadır.