Abstract
Rumi, Türk tezyinatında kullanılan ve temel motiflerin başında gelen önemli süsleme elemanlarından biridir. Geçmişi Uygur Türklerine dayanan motifin ilk örneklerine VIII. yüzyılda rastlanmaktadır. Tezyinatın hemen hemen tüm dallarında sıklıkla karşılaştığımız rumi motifi, Türklerden bütün İslam sanatlarına geçen bir motiftir. Motife rumi tabirinin verilmesi önceden, Şarki Roma İmparatorluğuna ait olan Anadolu'ya; Diyar-ı Rum ve onu fethederek oraya yerleşen Selçuklulara Rum Selçukileri denilmesinden kaynaklanmaktadır. En çok Selçuklu döneminde kullanım alanı olan rumi motifi, bu dönemde mimari süslemelerde daha çok karşımıza çıkar. Selçuklu dönemi yazma eserlerinde kullanılan bu motif henüz klasik olarak kabul edilen formuna kavuşmamıştır. Osmanlı döneminde ise rumi motifi gelişimini sürdürmüş XVI. yüzyılda en başarılı ve doğru kabul edilen formuna kavuşmuştur. Yalın rumi, sarılma rumi, hurde rumi. tezyini rumi ve sencide rumi olmak üzere pek çok çeşidi bulunan bu motif, yalnızca tezhip sanatında değil aynı zamanda tezyini sanatların tüm dallarında da kullanılmaktadır. Yazma eserlerin kitap kaplarında ve tezyinatında hem bitkisel motiflerle bir arada hem de kendi başına kullanılarak kompozisyonlarda önemli bir yer tutmaktadır. Rumi motifinin yazma eserlerde en çok kullanım alanı Mushafların zahriye sayfaları, serlavhaları, hatime sayfaları ve başlık tezhipleridir. Osmanlı döneminde yazılan Mushafların her biri tezhip bakımından zengin olup rumi motifinin özenle kullanıldığı görülmektedir. Tezde müze ve kütüphanelerden seçilen XVI. yüzyıl Osmanlı Mushaflarındaki rumi motifleri incelenmiş, kompozisyon çeşitliliği ve motif zenginliği belgelenmiştir. Seçilen eserlerin analizi çizimlerle detaylı bir biçimde ele alınmıştır. Yapılan analizler neticesinde, rumi motifinin ağırlıkta kullanıldığı iki tane eser yapılarak çalışma tamamlanmıştır.