Abstract
Şeytan deyince aklımıza her zaman gelen nedir? Sadece insanları yollarından sapmaları için kötülüğe yönelten bir karakter midir? Yoksa insanların Tanrı yolundan saptıklarında sığındıkları bir liman mıdır? Medeniyet tarihi boyunca yaşadığımız dünyadaki, coğrafyadaki kurallar ve toplumsal değerler, genel olarak uhrevi dinlerin bize dayattıklarıyla oluşmuş kurallardır. Bazen tamamen insani olan bir duyguyu bile bu baskılarla yaşayamayan insanlar, baskıladıkları duygularını günün birinde ortaya çıkarttıklarında, Şeytan'a uyma diye bir tepkiyle karşılaşabilir. Goethe'nin Faust'unu incelediğimizde; Faust yıllarını sadece bilime, sanata edebiyata adamış, ancak dünyevi zevkleri tatmaya fırsatı bile olmamıştır. Bu duygular olmadan yaşadığı yılları düşündükçe aslına yaşamının ne kadar kısa olduğunu fark eden Faust, Şeytan'ın ona sunduğu anlaşmayı hem bilgiye olan açlığı hem de genç olabilmek için, Şeytan tarafından manipüle edilen bir kukla olduğunun farkında olmadan kabul etmiştir. Ardından gelen tüm olay dizilimi aslında Şeytan'ın bir oyun kurucu gibi tüm hikâyeyi yönetmesiyle oluşmaktadır. Aynı şekilde Christopher Marlowe tarafından yazılan Doktor Faustus eserinde ise Faustus ile anlaşmayı kutsal kitaplarda geçen Lucifer tarafından görevlendirilen Mephistofele karakteri yapmaktadır. 19. Yüzyılda yazılan operalarda genel olarak Goethe Faust üzerine durulmuştur. Ancak L. Spohr Faust operasını Marlowe 'un Doktor Faustus adlı trajedisi üzerine bestelemiştir. Karakter olarak ele aldığımızda Goethe'nin direk Şeytan olarak aldığı Mephistofele, Marlowe'a göre aslında Şeytan'ın uşağı olan Mephistofeledir. Ancak iki eserde de Şeytan yoldan çıkarandır. Bu çalışma ileride Şeytan karakteri ve temasının bulunduğu operalarda bu karakterini oynayacak Opera şarkıcılarına yol göstermek amacı taşır.