Abstract
Kadın mimarların, lâik sistemin önemli bileşenleri olarak modernleşmeye katkıda bulunmak üzere desteklenmesi, Türkiye ve içinde bulunduğu Orta Doğu coğrafyası genelinde dikkate değer bir tarihsel dönüşüme sahiptir. Cinsiyet kavramı tartışması; kadın- kadın / kadın-erkek iletişimindeki eril güç, yetki mobbingi, yapıcı olmayan eleştiri veya olumsuz nitelendirilebilecek davranışların mimarlıkta kariyer ve sürekliliği engelleyebileceği düşüncesini doğurmuştur. Kadın mimarların kariyerlerinde ilerleyebilme, üst pozisyonlara atanabilme, eşit maaş alma vb. konularda erkek mimarlara göre farklılık yaratıp yaratmadığı öğrenilmesi arzulanan konuların başlıcalarıdır. Gizem Şahin (2016)’in makalesinde yer alan “Nasıl oluyor da eğitim hayatında ve mesleki pratiğe başlarken eşit olan bu oran, zamanla kadınların aleyhine olacak şekilde düşüyor?” sorusuna günümüzde halen net cevap bulunamamıştır (Şahin, G.;, 2016).
Sosyolojik olarak bilinmektedir ki, toplum içerisinde inşa edilen toplumsal cinsiyet, kadın ve erkeğin toplum içindeki statüsünü ve bunlara uygun rollerini de belirler. Bir toplum içinde kadın ve erkeğin, özel veya kamusal alanda konumunun ne olacağı, toplumsal hayatta nasıl temsil edileceği ve toplumsal hayata ne oranda katılacağı vb. hususları toplumsal cinsiyetin kodları tarafından belirlenmektedir. Dolayısıyla bir toplumda kadın ve erkeğin toplumsal hayata katılım biçimi, oranı, görünürlüğü ve temsil biçimi önemli oranda o toplumda geçerli olan toplumsal cinsiyet algısından etkilenir. Cinsiyet ve mimarlık arasındaki ilişkilerin toplumsal kabullere paralel olabileceği ve aynı zamanda bu kabullerin yeniden inşasının önemli bir ayağını oluşturan mimarlık mesleği bu bağlamda önemli bir yere sahiptir. Mimarlığın kendi etki alanı içinde kadın-erkek kimliklerine karşı olan tutum ve toplumun bu kimliklerle olan ilişkisi daha belirgin biçimde ortaya çıkmaktadır. Sadece mimarlık disiplininin kendi iç meselelerini açığa vurmaktan da öte; toplumun, mimarlık disiplininde kadın-erkek kimliklerine nasıl baktığını ve sosyal hayatta ne tür kabullerle gündeme aldığını göstermektedir. Bununla birlikle aynı toplumsal meselenin gelişim/dönüşüm seyrini de deşifre eden bir araç olarak işlev gördüğünü de saptamak yerinde olacaktır (Temel, 2018).