Abstract
Sanat ve yaratıcısı olan sanatçılar doğadan ve çevrelendikleri yaşam alanlarından kopuk
düşünülemezler. Çevremizde gördüğümüz her türlü nesne bir doku ile kaplıdır. Bu kimi
zaman görsel bir doku olabilirken kimi zaman çok belirgin bir dokunsal doku da
olabilmektedir. Bu bağlamda rastlanılan her türlü nesnenin sahip olduğu görsel ya da
dokunsal doku yaratıcı olan sanatçı için dikkat çekici olabilmektedir.
Sanatın başlangıcından itibaren doku, çeşitli şekillerde eserlerin içerisinde yer
almıştır.Tarihsel süreçte ,doku daha yüzeye yakın ve görsel olarak fark edilirken,değişen
çağla beraber yenilenen sanat yaklaşımlarıyla daha belirgin bir sanat elemanı olarak
karşımıza çıkmaya başlamıştır. Günümüz sanatı içinse vazgeçilmez görsel sanat
elemanlarından biri olarak yerini almıştır. Özellikle malzemenin sanatın içerisine dahil
edilmesi ,beraberinde doku öğesinin görünürlüğünü arttırmıştır.
Bu çalışmada, sanatçıların dokuyu ifade aracı olarak ne şekilde kullandıklarına yer
verilmiştir.Öncelikle nesnelerin karakteristik yapılarına göre dokusal özelliklerine açıklama
getirilmiş,sonrasında doku kavramı alt başlıklar halinde açıklanmıştır.Özellikle değişen
dünya düzeni,savaşlar,devrimler,buluşlar ,sanatın da dönüşümüne etki etmiş bu da değişen
sanatçı kimliğini meydana getirmiştir. Bireysel varoluş problemlerini,sorgulayıcı ya da
sosyal içerikli temalarla aktaran, bunu yaparken de biçimsel arayıştan vazgeçmeyen ve
yeniliğin takipçisi olan sanatçı kimliği ortaya çıkmıştır. Bununla bağlantılı olarak özgürlükçü
ve üretimi esnasında malzeme ya da anlatım sınırını kabul etmeyen bir anlayış meydana
gelmiştir.Tüm bu değişimlerle beraber yaratılan eserlerde dokunun oluşturulma ve kullanım
biçimlerindeki süreç bu çalışmada incelenmiş,kendi eserlerimde dokunun ne şekilde yer
aldığına yer verilmiştir