Abstract
Saha çalışmamı yürütmek için ilk kez Ağustos 2018’de İmroz’u ziyaret ettim. Bu
ziyaretin ardından aynı yılın kışında İmroz’a taşındım ve etnografik bir araştırma
yürüttüm. Saha çalışmama başlamadan önce sorduğum araştırma soruları saha
çalışmam sırasında bir hayli değişti. Bu değişikliğin öncelikli nedeni temas kurduğum
İmrozlu Rumlarda farklı biçimlerde ortaya çıkan “sessizlik”i fark etmem oldu. Bu
sessizliğin beni sevk ettiği sorgulama ise yeni kavramsal ve yöntemsel araçlar
keşfetmemi sağladı. Bu noktada politik şiddetin insandan ibaret olmayan tanıklığının
nasıl mümkün olabileceği sorusunu sormak çalışmanın temel sorusu haline geldi. Bu
soru araştırmamı üç teorik tartışma eksenine yerleştirdi.
Bu bağlamda tezimin temel teorik eksenlerinin ilkini uluslaşma bağlamında ortaya
çıkan politik şiddet ve bu şiddetin peyzajda yarattığı yıkıntılaşma oluşturuyor. Söz
konusu yıkıntıların yarattığı duygulanımsal peyzajın bir tür tanıklığı tetikliyor oluşu
sessizlik ve tanıklık biçimleri üzerine yeniden düşünmemi sağladı. Dolayısıyla
tezimde ele aldığım ikinci teorik tartışma hattı tanıklık etrafında şekillendi. Politik
şiddetin tanıklığı bağlamında bir tür faillik kazanan yıkıntılar, insanların sessizliğini
bozmakta, tezimde ele alacağım hali ile, adada yaşayan insanlara musallat olmaktadır.
Yıkıntıların çalışmam bağlamında kazandığı bu faillik ise, politik şiddetin tanıklığını
insandan ibaret olmayan bir bağlamında ele almayı hedeflediğim üçüncü tartışma
hattını ortaya çıkardı. Bu bakımdan, musallat bilim tartışmaları başından beri benim
için önemli bir kaynaktır. Uzun zamana yayılan gözlemlerim ve görüşmelerim sonucu
İmroz’un peyzajında yer alan bazı unsurların gündelik konuşmalarda sıklıkla kendini
gösterdiğini, geçmişe dair anlatıları tetiklediğini/açığa çıkardığını ve adada yaşayan
farklı topluluklarda farklı duyguları/hafızaları açığa çıkardığını gördüm. Peyzajda bir
araya gelen bu unsurları iki kategoride ele almanın mümkün olduğunu
düşünüyorum. Bunlardan ilkini adadan göç etmeye zorlanan Rumların geride bıraktığı
evlerin yıkıntıları oluşturmaktadır. İkinci kategoriyi ise yabanileşen tabiat ve bu
tabiatın en önemli unsurlarından olan keçiler ve ağaçlar teşkil etmektedir.