Abstract
Sanatta feminizmin etkilerinin belirgin bir biçimde görülmeye başladığı 1970’lerin
başında feminist sanatçılar geleneksel sanat biçimlerinin dışına çıkmaya çalışmıştır.
Bu bağlamda feminist sanatçılar sanat dünyasının erkek egemen yapılarını sorgulamış
ve yaratıcı bir özne olarak sanatta yeni biçimler aramaya yönelmiştir. 1960’lardan
itibaren sanatta modernizmin biçimsel anlayışına karşı pek çok eğilim ortaya çıkmıştır.
Bu eğilimlerden birisi de performans sanatıdır. Sanatta önemli bir obje haline gelen
beden ise kadınların kendi öznelliklerini keşfetmek, toplumsal cinsiyet kavramını
sorgulamak ve kişisel travmaları ifade etmek için feminist sanatçılar tarafından
kullanılmıştır. Bu sanatçılardan birisi de Ana Mendieta’dır.
Küba kökenli Amerikalı feminist sanatçı Mendieta, yaşamı boyunca kimliğini
aramaya yönelik çalışmalarını kendi bedeni aracılığıyla ifade etmeye çalışmıştır.
Küçük yaşta deneyimlediği yerinden olma hissiyatı sanatçının performans
çalışmalarını etkilemiştir. Böylece performans çalışmalarında doğa, mekân, coğrafya
ve antik kültürlerle yakından ilişki kurmuştur. Afrika, Afro-Karayipler ve
Mezoamerikan kültürlerine ait birtakım pratikleri performans çalışmalarında yer
vermiştir. Söz konusu verilerin ışığında bu tezde, Mendieta’nın performans
çalışmalarına etki eden feminist unsurlar incelenecek ve bedenin farklı kullanımları
genel hatlarıyla ortaya konulacaktır.