Abstract
Felsefe tarihinin ilgi alanı içinde henüz yeterince dikkati çekmeyen iki çalışma alanını; teknoloji ve Antroposen kavramlarını işe koşarak ele alan bu tez, dünyanın teknolojiyle birlikte nasıl evrimleşmekte olduğuna, medya teknolojileri ekseninde bir bakış gerçekleştirmektedir. Başta fenomenolojik gelenek ve akabinde post-fenomenolojik felsefe ve Stiegler felsefelerinin araçlarıyla gerçekleştirilen bu çalışma kapsamında, ilk bölüm itibariyle çağdaş felsefedeki ilk tartışmaları başlatan Husserl ve Heidegger felsefelerinde karşımıza çıkan içsel zamanın bilinci ve teknolojinin özü ile ilgili tartışma takip edilmiştir. Ardından fenomenolojinin teknolojik bir yorumu olarak şekillenen post-fenomenolojik felsefenin ana hatları çizilmiştir. Sonrasında ise Stiegler'in teknik ve zaman ile ilgili incelemesinin ana hattını oluşturan bellek tartışması üzerinden modern bir teknoloji olan internet teknolojisi özelinde çağdaş medya sanatının insan bedeni ve toplumsal yaşamıyla kesişen yönü olması bakımından teknolojinin tarihi; insanın teknolojikleşme tarihi perspektifinden yeniden ele alınmıştır. Çağımızın tıbbi, ekonomik, politik ve anlamla ilgili krizlerinin, Antroposen çağı özelinde artık tüm gezegenin krizi olması sebebiyle krizin sebep ve sonuçları arasında bulabileceğimiz hesaplayıcı rasyonalite ve buna eşlik eder biçimde teknik bilgi kapsamında dünyanın gitgide içine çekildiği dijital-öte kurgusunun olası ufuklarına dair bir projeksiyon çizilmeye çalışılmıştır. Bu projeksiyonun ancak sanatsal sezgi yoluyla yapılabilecek olmasından hareketle sanat tartışması sezginin biçimlenişi nezdinde çağdaş medya sanatı ve dijital teknolojiler örnekleri üzerinden ele alındıktan sonra sanat ve siyaset zorunlu kesişiminde teknikle ilgili etik-politik bir karar mekanizması vasıtasıyla krizden çıkışın yollarının bulunma imkanıyla ilgili bir analiz ile sonuçlanmıştır. Tezin sonucu itibariyle; bir farmakon olarak teknolojinin mevzubahis kaçınılmaz çift yönlü etkisinin, internet teknolojileri özelinde keşfedilebilecek pozitif iyileştirici reçetelerin rotaları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Teknolojik farmakon olarak medyanın, dünyaya yönelik komple bir tutum değişimi şeklinde tarif edilebilecek bir yönde ve Antroposen çağının krizlerine çözüm üretebilecek bir tutum değişikliği olarak yeni çağın getirdiği yeni özen gösterme pratikleri üzerinden kurulacak iyileştirici reçetelerin medyanın da ötesinde tıp, hukuk, politika gibi alanlarda hem teorik hem de pratik düzeyde ihtiyaç duyulan iyileştirmeye yönelik çalışmaların farmakolojik araştırmalar şeklinde yeni bir safhada akademik bilgiye katkı olanağı ortaya koyulmuştur.