Abstract
Kentsel alanda özellikle dönüşüm ile birlikte farklı dönemlerde inşa edilen binalar, imar planlarının da etkisi ile farklı ölçeklerde yan yana yer almaktadır. Ölçek olarak yeni ve mevcut binaların bir arada yer alması; binaların birbirinin gölge ve rüzgarsız alanları içinde yer alması ile yapıların manzara, gün ışığı, güneş ve rüzgardan etkin faydalanabilme şartlarını olumsuz etkilemektedir. Binalar biçim ve boyut olarak önemli ve sebepsiz bir değişim içindedir. Bu çalışmanın amacı; bu değişimin etkilerini rüzgar açısından değerlendirebilmek, yeni inşa edilen binaların yüzeyinde ve yakın çevresinde (sokak kotu dahil) oluşan rüzgar etkisinin mevcut dokuda yer alan bina ve yakın çevresine oranla biçim ve ölçek açısından değişen farklılığının simülasyon yöntemi ile belirlenebilmesidir. Bu etkinin belirlenmesi ile yerel yönetimler tarafından sorunun farkına varılmasını sağlamak, gerekli önlemler alınması gerekliliği konusunda zemin hazırlamaktır. Bu çalışmanın sonuçları ekonomik olarak değer kaybeden ve ek olarak daha fazla enerji tüketen yapıların hak kayıpları miktarlarının belirlenmesinde bir analiz çalışması örneği oluşturması hedeflenmiştir.
Bu çalışmada ön analizlere göre yenilenme hızı ve değişim açısından önemli bir veri oluşturabilecek potansiyele sahip Kadıköy ilçesi Suadiye mahallesinde bir yapı adası çalışma alanı olarak seçilmiştir. Bu alanda çeşitli ölçütlere göre 1960 ve 2019 dokusu belirlenmiştir. Bu iki kent dokusu, simülasyon ortamında ayrı ayrı bütün doku olarak modellenmiş ve CFD yöntemiyle dokunun rüzgar ile etkileşimi incelenmiştir.
Analizlere göre ölçülen maksimum rüzgar hızları açısından bir değerlendirme yapıldığında 2019 dokusu içerisindeki rüzgar hızları 1960 dokusundan belirgin oranda yüksektir. Bu farklılık binaların inşa edildikleri dönemlerde geçerli olan imar planlarının sonuçlarıdır. Bu farklılığı fiziksel olarak; bina yüksekliği, bina taban alanı büyüklüğü, aynı yapı adası içinde yer alan bina-bina aralıkları, aynı katta yer alan daire sayısı, şeklinde sıralamak mümkündür. Ortaya çıkan yerleşim dokusu özellikleri yasal düzenlemelere göre yapılandırılmış olsa da her iki dönem yapılarında dikkat çeken özellik; bina biçimlenme kararlarında, planların mekan-yol-yön ilişkisinde, rüzgar ya da güneş verilerinin yeteri kadar dikkate alınmamış olmasıdır.