Özet
Teknolojik gelişmelerin etkileri çerçevesinde çocuk ve yetişkin dünyalarının birbirinden nasıl ayrıldığını inceleyen çalışma, çocukluk ve yetişkinlik kategorilerinin yeniden inşa süreçlerini değerlendirmektedir. Yetişkinliğin norm olarak kabul edildiği dünyamızda çocuk yetişemediği üzerinden tanınır, yetkin olmayan yanlarıyla tanımlanır. Çocuk 'gelişmekte olan' hatta 'insan-olacak' olandır. Çocuklara değer atfedilmesinin ardında yatan onların geleceğin vatandaşları, potansiyel özneler, yeni kuşaklar olarak görülmesidir. Çocukların halihazırda içinde yer aldıkları çocukluk evresiyle ise sosyolojik açıdan yeterince ilgilenilmemektedir. Bu çalışmanın amacı, günümüz teknolojilerinin etkileri çerçevesinde çocukların yetişkin karşısında konumlarının nasıl dönüştüğünü ele almak, çocukların öznellik potansiyellerini çeşitli açılardan tartışmaktır. Bunun için çocuk ile doğrudan ilişkilendirilen konulardan birisi olarak eğitim alanındaki eleştirel ve alternatif bakış açıları sorunsallaştırılarak, evrensel öğrenme [eğitim] kavramıyla öğrenen ile öğreten arasındaki ilişkinin tersyüz edilmesinin çocuk-yetişkin dikotomisi ekseninde olanaklarına değinilmektedir. Ancak çocuklarla eşitlikçi bir ilişkinin kurulması halinde çocukların özne olma gerçekliğinden söz etmek mümkün olacaktır. Bu nedenle yapılan saha çalışmasında karşılıklı bilgi üretimine olanak tanıyan fenomenoloji merkeze alınırken, çocuklarla felsefe alanının karşılıklı diyaloğa ve eleştirel düşünmeye yer açan metodolojisinden yararlanılmış, çocuklar araştırma sürecinin özneleri olarak görülmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda çocukların gündemleri, onların kendilerine bakışları ve dünya meseleleri hakkında fikirleri de özneleşmenin aşamaları olarak çalışmada sorgulanan alanlar haline getirilmiştir. Dijitalleşen çağın çocuklarıyla çalışmak ise araştırmanın kuramsal arkaplanında etkili olan etmenlerden birisidir. Çocukların sesi çıkmayan değil, seslerine kulak verilmeyen bireyler olmalarının yarattığı hiyerarşik çocuk-yetişkin ilişkisine karşı, günümüz dijital teknolojilerine yetkinlikleri sayesinde çocuklar, yetişkin karşısında avantajlı bir pozisyona kavuşma imkânına sahiptir. Dolayısıyla dijital çağın sürekli çevrimiçi ortamda varolabilen çocuklarının belirgin özelliği çevrimiçi çocukluk dönemselleştirmesi ile önplana çıkarılmıştır. Çevrimiçi çocuklukta özneleşmenin nasıl gerçekleştiğine odaklanmak üzere dijital dünyayla etkileşime yer veren konular ekseninde çocukların sesine kulak verilmiştir. Sonuç olarak söz konusu çalışma, hem yeni jenerasyonların dijital yetkinliği hem çocukların yetişkinler karşısındaki konumlarının değişme potansiyeli konularına katkı sunma gayretindedir.