Mimar Sinan Fine Arts University Institutional Repository
DSpace@MSGSÜ digitally stores academic resources such as books, articles, dissertations, bulletins, reports, research data published directly or indirectly by Mimar Sinan Fine Arts University in international standarts, helps track the academic performance of the university, provides long term preservation for resources and makes publications available to Open Access in accordance with their copyright to increase the effect of publications.Search MSGSÜ
Ayın İzi 10 / 2001
Abstract
Geçtiğimiz günlerde Atatürk 'ün
yepyeni bir devlet için düşündüklerini,
çağdaş olmakla ilgili fikirlerini tekrar
vurguladık ve gençlere hatırlattık.
Atatürk'ün döneminde Türk
toplumunun %80'i köylü idi. Türkiye,
ekonomik gücü sıfırlanmış, bakımsız,
yolsuz, okulsuz bir ülkeydi. O, toplumu
değiştirmek istedi ama halk hemen değiştirilemiyor.
Bu bir eğitim işidir.
Köylüyü, halkı çağdaşlıkla tanıştırmak
bunu planlı programlı bir biçimde gerçekleştirmek
önderlerin (yöneticilerin)
işidir. Atatürk, insan sermayesi yoksa,
çağdaşkk taahhüdüne girilemeyeceğini
bilmişti. Bu nedenledir ki halkı eğitim
için seferber etmiş, Latin harflerini kabul
ederek, Anadolu'da yaratacağı
"Kültür Devriıni"nin temellerini atmış,
bir önder olarak "Millet Mektepleri"ni
açmış, tahta başına geçip "baş öğretmen"
olmuştur. "Halk Evleri"ni, kurarak
"Köy Enstitüleri"nin doğuşunu hazırlayarak
topluma nitelikli, üretken insanlar
kazandırmak istemiş, çağdaşlaşma
yolunda sesleri yıllarca yankılanacak
olan eğitim kurumlarını yaratmıştır.
Bugün Türkiye'de insanların %60'1
kentlerde yaşamaktadır. Halk artık köyde
değildir. Ama halka eğitim kurumlarıyla
giden ışıklar, önlerini aydınlatan
meşaleler muma dönmüştür. Halka gitmek
onun düzeyine inmek demek değildir.
Yaşadığı karanlık dünyadan düze
çıkarmak, aydınlık bir kafayla dünyayı
algılamasını sağlamaktır.
Bugün bizler "Halk Evlerini" uzun
yıllar yaşatamadığımız, halkın %20'sini
hala okur-yazar olmamaya mahkum
ettiğimiz için üzülmeliyiz. Köy Enstitülerini
işlevsel olduğu dönemlerde yok
ettiğimize ve onların yerini alabilecek,
eğer kente göçle birlikte insanlar artık
köylerde üretken olamıyorlarsa, kentte
üretken olabilmelerini ve kente kolay
uyum sağlayabilmelerini kolaylaştıracak
"Kent Enstitüleri" kurarnadığımıza,
Atatürk'ün temelini attığı Cumhuriyete
yeni katlar çıkamadığımıza hayıflanmalıyız.
Atatürk özgürlük, bağımsızlık ve
eşitlik gibi fikirlerin kamusal ve özel
alanlarda benimsenmesine ve uygulanmasına
özen göstermiş bir düşünce ve
eylem adamıydı. Eşitliğin toplumdaki
en büyük boyutu olan kadın-erkek eşitliğini,
kadınlan vatandaş onuruna yükselterek
gerçekleştirmek istemişti. Yeni
rejimin başarısı adına toplumun nüfusunun
yarısını teşkil eden kadınlar için
"olmazsa olmaz" diyerek onları eyleme
katmış, peçe altından; pencere arkasından
çıkarmış, masa başına oturtmuş,
fabrikalarda tezgah başına geçirmiştir.
Bugün "kadınlar geride durmalıdır"
diyen, ortaçağı hortlatmak isteyen kafalar
yetiştiği, eşitsizliğe davetiye çıkarıldığı
ve bunu besleyen politikacılar Atatürk
Türkiye'sinde yer bulduğu için
Atatürk adına ağlarnalıyız.
Biz bugün bütün olumsuzluklara
rağmen, onun gibi bir modelimiz olduğu
için yine de gururlu olmalıyız. O,
dün bizim için var olmuş ve yeni bir
toplum yaratmıştı. Küçük bir kadroyla
büyük işler yaptı. Onun bizim için var
oluş boyutu "dün, bugün ve yarın" olacaktır.
Biz daha büyük işler yapacağız.
Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Doç. !)r. Müzeyyen Güler