Mimar Sinan Fine Arts University Institutional Repository
DSpace@MSGSÜ digitally stores academic resources such as books, articles, dissertations, bulletins, reports, research data published directly or indirectly by Mimar Sinan Fine Arts University in international standarts, helps track the academic performance of the university, provides long term preservation for resources and makes publications available to Open Access in accordance with their copyright to increase the effect of publications.Search MSGSÜ
Ayın İzi 12 / 2002
Abstract
Siyasal ve toplumsal bir olgu olarak
küreselleşme, insanın-doğanın geleceğini
belirlemektedir. Tarihsel açıdan
baktığımızda, küreselleşmenin hızı- ve
etkisi açısından, benzeri görülmemiş
bir zaman dilimine tanıklık ediyoruz.
Küreselleşme, bilimsel-teknolojik devrim
sonucu en üst boyutta yeryüzüne
yayılmaktadır. Küreselleşme insan-insan,
insan-doğa arasındaki çelişkileri
bir yönüyle giderme, diğer yönüyle de
derinleştirme potansiyeli taşımaktadır.
Özellikle iletişim ve gen teknolojisinin
gösterdiği baş döndürücü aşama, bu
teknolojilerin kimlerin yararına kullanılması
gerektiği sorununu da bütün
etik argümanlarıyla gündeme getirmektedir.
Küreselleşen dünyanın merkezi
konumundaki Batılı değerler ile yerel
değerlerin çelişkisi-çatışması, birleşik
kaplar kuramında olduğu gibi bir taraftaki
basınç, diğer tarafta gerilimi arttırmaya
neden olmaktadır.
21. yüzyılda kent olgusu, kente ilişkin
olanaklar ve sorunları tarihin hiçbir
döneminde bu kadar kannaşık bir biçimde
ortaya çıkarmamıştır. Genel anlamda
küreselleşme "mekan ve zamanda
farklılık yaratan bir süreçtir. Elektronik
iletişim ağı, kütlesel ulaşım ağı mekan
kavramını değiştirdi". Bu durum,
zaman ve mekan arasındaki gerilimi derinleştirmektedir.
Uluslararası para, güç
ve kültür akışının sınır tanımadan dolaşımı,
yarattığı olanakların yanı sıra çözülmesi
güç sorunlara da kaynaklık etmektedir.
Teknolojik anlamda çok kolay
ulaşılabilen coğrafyalar, seyirlik yaşam
biçimleriyle bir arada bulunmaktadır.
Bu durum, zamanın ve mekanın göreceliliğinin
üzerinde durduğu zemini,
daha da kayganlaştırmaktadır. Dolayısıyla,
hem küreselleşmenin normlarına
uyan kentler, hem de buna eklemlenmeye
çalışanlar, marjinalleşme-cemaatleşme
potansiyelini içinde barındırmaktadır.
Kentlerdeki en somut yansımasını;
enformel sektörün güçlenmesi, şiddetin
biçiminin-boyutunun değişmesi, sokak
çocuklarındaki artış, kentin tarihi dokusunun
ve doğal çevresinin rant güdüsüyle
tahribi oluşturmaktadır. Megapol
haline dönüşen kentlerde bir yandan tüketim
kalıplarını zorlayan "korunaklı"
yaşam biçimleri, diğer yanda en temel
gereksinimlerini karşılamaktan yoksun
"kentli"ler aynı zaman diliminin özneleri
olarak varlığını sürdürmektedir. Birinci
grup küçük bir azınlık iken, ikincisi
ezici çoğunluğu oluşturmaktadır. Bu
iki "özne" kentin dokusu içinde, suça
kaynaklık etme potansiyelini, iç dinamiği
içinde yeniden üretmektedir. Küreselleşmenin
ülkemizde de bütün boyutlarıyla
tartışılması, işte bu noktada
büyük önem taşımaktadır. Geçtiğimiz
Mayıs ayında, MSÜ Sosyoloji Bölümü'nün
"21. Yüzyıl Karşısında Kent ve
İnsan" konulu sempozyumuna sunulan
bildirilerde kent ve insan boyutunun ayrıntılı
bilançosu; tarihsel, ekonomik,
toplumsal ve felsefi açıdan tartışılmıştır.
Küreselleşmenin kent ve insan boyutunda
derinlemesine ele alınması, geleceğe
yönelik stratejilerin belirlenmesinde
önemli bir adım oluşturacaktır.
Arş. Gör. Firdevs Gümüşoğlu
Sosyoloji Bölümü