Mimar Sinan Fine Arts University Institutional Repository
DSpace@MSGSÜ digitally stores academic resources such as books, articles, dissertations, bulletins, reports, research data published directly or indirectly by Mimar Sinan Fine Arts University in international standarts, helps track the academic performance of the university, provides long term preservation for resources and makes publications available to Open Access in accordance with their copyright to increase the effect of publications.Search MSGSÜ
Ayın İzi 25 / 2003
Abstract
Kurumumuz yıllar önce çıkarılan
bir kanunla Akademi yerine Üniversite
olarak anılmaya başladı. Bu "dönüşüm",
daha doğrusu aradan 20 yıl geçmesine
rağmen hala "değişim" olmanın
ötesine pek de geçemeyen bu olgu, "güzel
sanatlar üniversitesi olamaz" yanlış
düşüncesi sonucu Güzel Sanatlar yerine
Mimar Sinan adının seçilmesini de gerektirmiş.
Akademik yaşamlarının büyük
bir bölümünü Akademide geçirmiş olan pek çok meslektaşımız aradan
20 yılı aşkın süre geçmiş olduğu halde
bu değişikliği benimseyemediler. Üç
kitaptan oluşan "Akademiye Tanıklık"
belgeselini okuyunca bu meslektaşlarımıza
hak vermemek olanaksız. Olay bir
bakıma benim hiç anlayamadığım., tabiyet
değiştirmeye benziyor. Bütün eğitimini
Türkiye'de almış, bu kültür ile
yoğrulmuş bir kişi nasıl oluyor da daha
rahat yaşayabilmek için ileri yaşlarında
göç ettiği bir yabancı ülkenin vatandaşlığını
alıp bir gecede Alman veya Amerikalı
olabiliyor? Acaba bundan kendisi
ve vatandaşlığını aldığı ülkeye tam güven
duyabiliyorlar mı? Her şeye rağmen
tabiyat değiştirenden adını ve soyadım
değiştirmesi istenmiyor. Diğer taraftan
yaşam ve gelişim devingen olgulardır.
Bu açıdan bakıldığında acaba Kurumumuzun
Kafkasal traumasını anlamak ve
açıklamak mümkün müdür?
Akademi, Grekler döneminde Atina
önlerindeki bir bahçenin adıdır. Platon
İ.Ö. 387 yılında Sicilya'dan döndüğünde
bu bahçeyi edinir ve orada kendi felsefe
okulunu açar. Öğrencileri okullarına
bahçenin adım veriyorlar; "Akademiye
gidiyoruz" diyorlar. Batılıların sahiplendikleri
ve Batı kültürünün ilk
yüksek okulu kabul ettikleri "Akademi"
yi hristiyan Bizans'ın imparatoru
Jüstinyen İ.S. 529 yılında kapatır. Ancak
Batı bu adı günümüze kadar yaşatır
ve genelde sadece bir disipline yönelik
uzmanlar topluluğu veya uzmanlık eğitimi
veren kurumlar için kullanır. Bu
nedenle sadece sanat eğitimi veren bir
kuruma "Akademi" demek gerekir, ülkemizdeki
Gülhane Askeri Tıp Akademisi
(GATA) ve Harp Akademileri gibi.
Üniversite ise Latincede her alanı
kapsayan anlamına gelen "universitas"
kelimesinden türetilmiş olup değişik
alanlarda araştırma, eğitim ve öğretim
yapılan yüksek öğretim kurumları için
kullanılmaktadır. Bu nedenle Fen-Edebiyat
Fakültesi eklenince Kurumumuzun
"Akademi" adını bırakması kaçınılmazdı.
Diğer taraftan Batı'da bazı üniversitelerin
adına ''Teknik" sıfatı eklenmiştir.
Ancak, örneğin Almanya'da
başlangıçta sadece mühendislik eğitimi
veren Yüksek Teknik Okullar (Technische
Hochschule) mühendislik dışında eğitim-öğretim veren fakülteler eklenince
Üniversite olarak adlandırılmış,
kökenlerini anımsatmak için ise "Teknik"
sıfatı korunmuştur. Örneğin benim
doktora yaptığım kurumun o yıllardaki
adı "Technische Hochschule München"
iken 1970'1i yıllarda bir de tıp fakültesi
eklenince "Technische Universitat
München" adını almıştır.
Türkiye'deki uygulama "Üniversite"
adını bizden yüzyıllarca önce kullanmış
olan Batı' dan farklı, hatta bazı
durumlarda hatalı olmuştur. Örneğin
1959'da mezun olduğum "İstanbul
Teknik Üniversitesi" o yıllarda sadece
mühendislik, hem de mühendisliğin de
sadece bir kaç branşında eğitim verdiği
halde 1944 yılında kabul edilen bir yasayla
"Yüksek Okul" olan adı "Üniversite"
olarak değiştirilmişti. Orta Doğu
Teknik Üniversitesinin durumunda ise
farklı bir uygulama: görmekteyiz; Kökeninde
İ.T.Ü. 'de olduğu gibi bir mühendislik
okulu olmamasına ve kuruluşunda
İdari Bilimler ile Fen-Edebiyat Fakültelerini
de yapısında barındırmasına
rağmen, mühendislik ağırlıklı bir üniversite
olduğunu belirtmek için, "Teknik
Üniversite" diye adlandırılmıştır.
Bizim kendi Kurumumuz da Üniversite'ye
dönüştürülürken adında mutlaka
kökenini ve özelliğini belirten "Güzel
Sanatlar" kelimeleri korunmalıydı.
Üniversitelerin kökenini, bu yolla da
kimliğini belirten sıfata ayrıca Üniversiteyi
aynı özelliği taşıyan diğer Üniversitelerden
ayıran bir özel ad da eklenmektedir.
Örneğin "İstanbul Teknik"
ve "Yıldız Teknik" gibi. Bu kurala
göre Kurumumuzun adı, konvansiyonel
bir yaklaşımla "İstanbul Güzel Sanatlar
Üniversitesi" olabilirdi. Arıcak Akademi
'nin kuruluşundan beri Türkiye'de
mimarlık eğitimine olan önemli katkılarını
da vurgulamak için Kurumumuz ile
dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçı,
mimar ve mühendislerinden biri
olan Mimar Sinan arasında bir ilişki kurulmuş
olması da kanımca yerindedir.
Bu nedenle Kurumumuzun adı "Mimar
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi" olmalıydı.
Adın uzun olması karşı -gerek~
çe olamaz, örneğin Frankfurt Üniversitesinin
adı "Johann Wolfgang Goethe Universitat
Frankfurt anı Main" olup 7
kelime içermektedir.
Prof. Dr. İhsan Mungan