Mimar Sinan Fine Arts University Institutional Repository
DSpace@MSGSÜ digitally stores academic resources such as books, articles, dissertations, bulletins, reports, research data published directly or indirectly by Mimar Sinan Fine Arts University in international standarts, helps track the academic performance of the university, provides long term preservation for resources and makes publications available to Open Access in accordance with their copyright to increase the effect of publications.Search MSGSÜ
Ayın İzi 55 / 2006
Abstract
Bugün içinde bulunduğumuz coğrafyanın
son derece hassas dengeler üzeri~ e
durduğu hepimizin malumudur. Bu
coğrafyanın en önemli noktasında ver
alan laik Türkive Cumhuriyeti'nin ise
Cumhuriyet tarihi boyunca hiç
karşılaşmadığı kadar dar ve ince bir
yolda yürüme durumunda olduğu açıkça
görülmektedir. Ülkemiz üzerinde
ovnanan ovunlar iki ana noktada
voğunlaşmaktadır:
ı- Ülkenin bölünmez bütünlüğünü
zedelemek ve parçalamak,
2- Atatürk ilke ve İnkılaplarına karşı
saldırıva geçmek ve laik Türkive
Cumhuriveti'nde rejimi değiştirmek.
Bu her iki amaca yönelik çalışan iç ve dış
güçler ile şer odakları, emellerine
ulaşabilmek için Atatürk cumhurivetinin
önemli bekçileri olan başlıca iki kurumu
hedef seçmişlerdir. Bunlar, şanlı
ordumuz ve cumhurivetin ve rejimin
vıldırılamaz bekçileri olan
üniversitelerimizdir. Bu kurumlar
üzerinde ovunlar ovnavan hainler
öncelikle toplumun bu güzide kurumlar
üzerindeki güven duygularını sarsmak
için akıl almaz yöntemlerle iftiralara ve
karalamalara başvurmaktadırlar. Son
zamanlarda görsel ve yazılı basında
Cumhurivet tarihinde hiç görülmediği
kadar voğun bir şekilde bu güzide
kurumların üst düzev vöneticileri ile ilgili
vavınlar görülmektedir. Burada amaç
Cumhurivet tarihimiz bovunca halkın
büvük güvenini kazanmış olan bu
kurumların itibarını sarsmak, bölmek ve
parçalamaktır. Soğuk savaşın tüm
acımasız metotları ülkemiz üzerinde
ovnanmaktadır. Cumhurivet tarihimizde
ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve
Atatürk ilke ve İnkılapları ile onların
ka z anımları ne zaman tehdit altında kalsa
daima sesini duvurmuş olan ve laik
cumhurivetimizin bekçiliğini vapan
üniversitelerimizin değerli vöneticileri ve
öğ retim üveleri hakkında başlatılan bu
karalama, aşağılama ve vıpratma
kampanvaları ovunun bir parçası olarak
karşımıza dikilmektedir.
Çağdaş eğitim öğretim esaslarına
davanan bir düzen içinde milletin ve
ülkenin ihtivaçlarına uvgun insan gücünü
vetiştirmek amacı ile kurulmuş olan
üniversitelerimize karşı toplum
üzerindeki güven duygularının sarsılması,
diğer taraftan içinde bulunduğumuz
ekonomik sorunlar nedeniyle malı ve
insan gücü açısından zayıflaması, iç ve
dış güçlerin hain amaçlarına hizmet
etmekten başka hiçbir işe
varamamaktadır. Üniversitelerimiz
anavasanın kendisine verdiği görevleri yerine getirmek için ihtiyaç
duyduğu olanaklardan yoksun hale
gelmiştir ve bu süreç maalesef
devam etmektedir.
Mali gücümüz eksilere inmiş, kadro
sorunları had safhaya gelmişken bir
de bu karalama hareketleri,
üniversitelerimizin ve öğretim
üyelerinin toplum içindeki
saygınlığını zedeleyici kampanyalar
olarak artık sabrımızı taşma
noktasına getirmektedir.
Değerli öğretim üyeleri, sevgili
öğrenciler; bütün bu oyunlara karşı
demokratik ve laik
cumhuriyetimizin ve anayasamızın
bizlere tanıdığı haklarımızı sonuna
kadar kullanmalıyız; ancak bu süreç
içinde provokasyonlara ve
kışkırtmalara asla müsaade
etmemeliyiz. Her türlü savunmamızı
anayasal haklarımız çerçevesinde
yürütmeliyiz.
Devlet ve ulus olarak içinde
yaşadığımız çağın gerisinde
kalmamalıyız. Bunun için de
çağımızın gerektirdiği bilgi ve
becerileri kazanmalıyız. Çağdaş
uygarlık düzeyine yükselmenin
temel etkinliği eğitim kalitesinin
yükseltilmesi ve
yaygınlaştırılmasıdır.
Eğitim düzeyi düşük bir toplumda
insan hakları, demokrasi kültürü ve
sosyal adalet kavramları
yerleşemez.
İletişim ve ulaşımın baş döndürücü
bir hıza ulaştığı devrimizde sadece
ekonomiler ve insanlar arasında
değil medeniyetler ve kültürler
arasında da yoğun etkileşimler
yaşanmaktadır. Bu durumda
Türkiyemiz de diğer birçok ülke gibi
milli kimliğini ve kişiliğini nasıl
koruyacağı meselesiyle
karşılaşmaktadır. Bunun cevabı ise
Atatürk İlke ve İnkılapları
doğrultusunda akıl ve bilimin
ışığında çalışmak ve laiklik
ilkesinden asla taviz vermemektir.
Sevgili gençler, bu zorlu yolda
sizlere büyük görevler
düşmektedir. Ulu önderimiz ve laik
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu
Atatürk'ün yıllar önce bu durumu
görerek gençliğe yaptığı hitabı
rehberiniz olmalıdır.
Tarihe altın harflerle yazılı bu
söylemi asla unutmayınız:
"Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen
Türk İstiklal ve Cumhuriyetini
ilelebet muhafaza ve müdafaa
etmektir. Muhtaç olduğun kudret,
damarlarındaki asil kanda
mevcuttur."
Hepinizi saygıyla selamlarım.