Abstract
Sami Şekeroğlu: 1968 yılı sinemamız için çok ilginç bir yıl olacağa
benzemektedir. Yıllardır söylenenler
olumlu ya da olumsuz belirli bir yerde birleşme umudunu 1967 sonlarında ilk defa göstermeye
başladı.
1962 yılında Türk Film Arşivi 1'in temeli atılırken,
sinemamızın ilk aşırı kıpırdanışları
da belirleniyordu. Daha sonraki yıllarda sinemayla ilgili kurumlar çoğaldı. ''Yeni Sinemacı kuşağını getireceğiz" diyerek Türk Sinemasına karşı olduklarını bilinçsizce haykırırken,
acele verilmiş kararın yanlış olabileceğini
de düşünmemişlerdi bu yeniler.
Biz "Türk sineması iyi ya da kötü bizim sinemamızdır,
ona bakmasını ona eğilmesini onun ürünlerini toplayıp korumasını öğrenmeliyiz." fikrini savunduk.
Bazı yazarlarımız, kurumlarımız, yalnızca
yabancı kültürle beslenmiş, kendini dahi tanımayan gençlerimiz, sinemamıza vurmanın
bilinç sizce vurmanın bir çıkar yol ya da olumlu bir çaba olduğu kanısındaydılar.
Bu görüş ve ikilik sinemanın kendi içinde bile ağır basarken, 1966/67 iyiyi de kötüyü de
savunan sinemacıları, karşısındakilerin kışkırtmasıyla birleştiriverdi. Böylece iki taraf
arasında en küçük, bir ortak yan arama imkanı da ortadan kalkmış oldu.