Abstract
Sanat eserleri genellikle, örnekler kişisel yorumlar ile açıklanarak, ya da örnekleri seçerek
tanıtma, başka bir deyişle örneği sunduktan sonra eser ile araştırmacıyı karşı karşıya bırakma
yöntemleri ile değerlendirilmektedir. Oysa, bugün, sanata bakış ve sanatı yorumlama ve
değerlendirme açı ve ölçüsü değişmiş bulunduğundan bu yöntemler artık, özellikle İlkçağlar için
yeterli olmamaktadır. Onların uygarlık ve sanatını, üretim biçimlerinin bağlanmış olduğu
toplumsal sınıflara ve genel anlamda toplumsal örgütlenme biçimlerine değinmeden açıklamak
mümkün değildir. Bu durumda sanat eserini, ·çağının toplumsal yapısı içindeki yerini de
belirleyerek yorumlamak gereklidir.
Konu bu yöntemle incelendiğinde, İlkçağ Sanatları için Sanat Tarihinin temellendirilmesi,
toplumların genel tarihs6tl gelişimini belirleyen sosyo-ekonomik yapılar içinde mümkün olabilir.
Bu araştırmada, konu, eldeki verilerin ışığında, bu çerçevenin belirlediği ölçütlerle araştırılarak,
birleştirici bir yaklaşımla ve Sanat Tarihini genel .tarihsel süreçten soyutlamadan, yorumlanmaya
çalışılmıştır. Ne var ki, sanat, toplumsal bir kurum olarak, din gibi diğer bazı toplumsal üst
yapı kurumları ile yakından ilişkilidir. İlkçağ toplumlarında din, toplumsal örgütlenmenin
biçimleyici etkeni olarak, kurumlar arasındaki karşılıklı ilişkide etkin bir rol oynamıştır. Dinin
bu karşılıklı ilişkide, egemen bir durumda bulunması, İlkçağ Sanatının dinsel bir nitelik
göstermesinin temelini oluşturmuştur. Bu araştırmada, ilkçağ Sanatının dinsel bir tiplendirme
içinde ele ılınmasının nedeni budur.